Translate

17 Mart 2013 Pazar

Ağlamamak mümkün mü ?


 
Ağlamamak mümkün mü

İstanbul Bahçelievler’deki Şeyh Zayed Çocuk Yuvası’nda terkedilmiş bebeklerin yanı sıra tecavüz ve ensest sonucu hayata gelmiş bebeklere de bakılıyor. Bebeklerin bazılarının anneleri de yuvada kalıyor. Çünkü onlar da henüz 18’ine basmamış çocuk anneler

Burası İstanbul Şeyh Zayed Çocuk Yuvası. Devletin korumaya aldığı 376 bebek ve çocuk büyüyor burada. Kocaman bir bahçe içindeki müstakil binalarda, yaş gruplarına göre ayrılmışlar. Aralarından iki katlı, uçuk pembe boyalı bir bina var. İçinde 118 bebeğe bakılıyor. Cici kıyafetleri, şahane oyuncakları, eğitimli bakıcıları var. Steril koşullarda, doktor kontrolünde büyüyorlar. Her şeyleri var ama aile sıcaklığı ve sevgisi yok. Hepsi terk edilmiş tam 118 bebek... Kiminin annesi, yoksulluk ve kocasından gördüğü şiddete dayanamayıp elleriyle teslim etmiş bebeğini. Kimi sokakta bulunmuş. Kimi yasak aşk sonucu doğmuş. Bu bebeklerden bazılarının anneleri de aynı yurtta. Çünkü onlar da henüz 18 yaşından küçük ‘çocuk anne’ler. Pembe boyalı binaya süt vermek için geliyor kimi. Kimi yaşadığı travmanın şiddetiyle sütten kesilmiş ya da çocuğunu görmek istemiyor.

/_np/1707/19571707.jpgŞeyh Zayed Çocuk Yuvası Müdürü Pedagog Cemal Atmaca “13–18 yaş arasındalar. 10’u hamile, 18’i bebekli. Çoğu 16’sında. Bu çocuk anneler, bebek ünitesine günde beş kez gelip bebeklerini emziriyorlar. Emzirmeyenler de günde üç kez ziyaret edebiliyorlar. Kendileri çocuk. Stresleri nedeniyle sütleri çekiliyor. Bebeklerini koruyucu aileye vermek istemiyorlar. Çocuk, hayatta kalmaları için en önemli neden.” diyor.

AİLE İÇİ TECAVÜZ MAĞDURLARI

Aralarında gençliğine uyanlar olduğu gibi, arkadaşının ve akrabasının tecavüzüne uğrayan var. Az da olsa aralarında aile içi cinsel tacize uğrayanlar da...
İstenmeyen bebeklere bakmak da annelerin yaralarını sarmak da devlete düşüyor. Yurtta, ensest mağdurları da kalıyor. Abisinin ya da babasının çocuğunu karnında taşıyan çocuklar var. Rehabilitasyon merkezlerinde tedavi oluyorlar. Ensest mağduru 13-18 yaş arasındaki kız çocuklarının bir kısmı tedaviye olumlu cevap veriyor. Ama merkezin psikiyatrları, aile içi cinsel tacize uğrayan erkek çocukların tedavilerinin ve kabullenmelerinin kızlara göre daha geç olduğunu söylüyor. 18 yaşını doldurduktan sonra amca ya da dayılarının yanına dönüyorlar. Aile şartları uygun olmayanlara devlet ev açıp iş buluyor.

AĞLAMAMAK MÜMKÜN MÜ?

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ‘Toplum Kalkınmasında Gönül Elçileri’ projesi, dört ay önce Emine Erdoğan himayesinde başlamıştı. 81 ilin vali eşlerinin öncülüğünde yürütülen bu projenin ilk basamağı, ‘Koruyucu Aile’. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun eşi Gül Mutlu da, yıllardır sosyal sorumluluk projelerinde görev almış, onlarca çocuğa koruyucu annelik yapmış. Koruyucu Aile projesi öncesinde de sık geldiği Şeyh Zayed Çocuk Yuvası’nı çok iyi tanıyor, burayı birlikte geziyoruz. Mini mini bebeklerden uyuyanlar, kucakta beslenenler, uyutulanlar… Anne kucağında süt emmediği için parmağını emenleri görünce gözyaşlarımı tutamıyorum. Nasıl güzel, nasıl masumlar! Gül Mutlu kucağına alıyor içlerinden birini. Dört aylık olmasına rağmen nasıl koca adam gibi izliyor olan biteni. Uzun kirpikleri, yüreğimize batıyor. Mutlu, “İlk gelişte böyle ağlar insan. Sonraki gelişlerde alışır” diyor. Dipteki bir yatakta ‘cam kız’ yatıyor, kemikleri en ufak bir dokunuşta kırılan. Siyah bir bebek de var. Annesi, Somalili bir çocuk mülteci... Şirinler’e benzeyen mavili bir bebek o kadar minik ki. Prematüre doğmuş.

ÖNCE KENDİ AİLESİ

Önce yurttaki her çocuğun kendi ailesine dönüp dönemeyeceği araştırılıyor. Anne babalarının ruhsal ve fiziksel sağlıkları, ekonomik durumları elverişli değilse bu kez çocuğun yakın akrabalarına sıra geliyor. Gül Mutlu, “Teyze, hala, dayı ve amcalar; çocukları ekonomik sıkıntı nedeniyle yurtlara vermiş olabilirler. Çocuğun bütün ihtiyaçlarını, servis ücretini bile karşılıyoruz. Aylık ücret tahsis ediyoruz. Önemli olan, çocuğu almak istemekte samimi olup olmadıkları” diyor. Bir önceki gelişinde, koruyucu ailedeki babanın anlattıklarından çok etkilenmiş. Baba, kızına akşam gelirken kendisine ne getirmesini istediğini sormuş. Kızı da “Su getir misin?” demiş. “Babasının ona ne getirdiği önemli değil. Bir babanın ona ne istediğini sorması, bir babanın gelmesi önemli” diyor Mutlu: “Gelip görün çocukları. Koruyucu aile olmak zor değil. İsterseniz altı ay, isterseniz altı yıl ya da ömür boyu birlikte olabilirsiniz. Çocuklar için yurtta her şey yapıyoruz. Şartlar eskisi gibi değil. On yıl önce ziyaretçiler pasta, çikolata getiriyordu. Şimdi ihtiyaçları yok. Marketleri var, istediklerini alabiliyorlar. Bizim isteğimiz, özellikle 0-3 yaş grubundakilerde aidiyet duygusunu geliştirmek. Bunun için de ailenin yanında olmalarını istiyoruz. Böylece hayata daha güzel, sağlıklı başlayacaklar.”


0-3 YAŞ ARASI TERCİH EDİLİYOR

Ali İhsan Şahin (Aile ve Sos. Pol. İl Müd. Yrd.-Evlat Edinme ve Koruyucu Aile Hizmet Birimi Sorumlusu)
Anne ve babanın fiziksel veya psikolojik sağlık sorunları, sosyal ve ahlaki yönden uygun olmayan barınma koşulları, şiddet ve istismara maruz kalan çocuklar kurum bakımına alınıyor. Bu çocukların korunmalarını gerektiren sürede, kısa ve uzun dönemli olarak kendi aile ortamlarında, eğitim, bakım ve yetiştirilme sorumluluğunu ücretli veya gönüllü olarak devletle paylaşan kişi veya aileler, koruyucu aile olarak tanımlanıyor. Evlenmemiş/yalnız yaşayan kadın ya da erkekler de koruyucu aile olabiliyor. Başvurular, iki ayda sonuçlandırılıyor. Koruyucu ailenin, evlat edinmedeki gibi ömür boyu bakma zorunluluğu yok. Ailenin isteği ve olanakları doğrultusunda bir yıl, üç yıl ya da ömür boyu sürebilir. Koruyucu aileler en çok 0-3 yaşındakileri ve özellikle kız çocuklarını tercih ediyor. Koruyucu aile başvurusu için (212) 511 42 75.

MUTLU SON DA VAR

Gül Mutlu
Yurtta bir kızımız vardı, ağabeyinin tecavüzüne uğramıştı. 18 yaşını doldurduğunda iyi bir işe soktuk. Bir arkadaşıyla birlikte yaşayabileceği ev tutabilirdik ama önce ailesine kazandırmak istedik. Kızımız, kalabalık olmasına rağmen ailesinin yanına gitmeyi tercih etti. Aile de kendisi de normal hayatına döndü.


0-2 yaş bebeklerinin kaldığı binaya girişte galoşlarımızı giyiyor, ellerimizi dezenfektanla yıkıyoruz. Bu, rutin bir uygulama. Temizlik, hijyen, sadelik, ışık ayarı dikkat çekici mükemmellikte. Geniş odalarda sessiz bir faaliyet var.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22828197.asp

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder