Translate

17 Ekim 2009 Cumartesi

Gençler, "internetsiz yaşam mümkün değil" diyor

Gençler, "internetsiz yaşam mümkün değil" diyor 14.10.2009 İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, gençlerin büyük bölümü internetsiz yaşayamayacağı hissini taşıyor. Online hayır kuruluşu YouthNet'in yayımladığı araştırmada, 16 ila 24 yaşlarındaki gençlerin yüzde 75'inin internet olmadan "yaşayamayacağı" hissine sahip olduğu belirtildi. Araştırmaya katılan gençlerin üçte biri, sorunları hakkında birisiyle yüz yüze konuşmanın gerekmediğini, çünkü kaynakların internette mevcut olduğunu düşündüklerini açıkladı. Araştırmada, son zamanlardaki elektronik posta ile phishing olayları gibi yüksek ölçekli güvenlik açıklarına karşın, gençlerin yüzde 76'sı da internetin "ne yaptığını bildiğin sürece" güvenli olduğunu söyledi. Yayıncı Martyn Lewis tarafından 1995'te kurulan ve gençlere yararlı öğütler, bilgiler veren ve gönüllü çalışma olanağı tanıyan web sitelerine sahip YouthNet tarafından yapılan araştırmada elde edilen bulgular, İngiliz Lordlar ve Avam kamaralarında değerlendirilecek. REFERANS GAZETESİ

Bilim atölyeleri santralistanbul'da

Bilim atölyeleri santralistanbul'da Bilim firması DuPont, santralistanbul ile işbirliği yaparak 24 Ekim 2009 – 17 Ocak 2010 tarihleri arasında “DuPont ile Aile Bilim Atölyeleri” ni gerçekleştiriyor. 13 hafta boyunca hafta sonları santralistanbul ’da düzenlenecek olan “DuPont ile Aile Bilim Atölyeleri’nde, 4-6 yaş grubu çocuklar hem bilimle daha yakından tanışacak, hem de aileleri ile keyifli zaman geçirecekler. 2007 Eylül ayından beri çocuklara ve gençlere yönelik eğitim programları gerçekleştiren santralistanbul bu yıl, herkes için bilim yaklaşımıyla, DuPont ile birlikte çocuklara ve ailelerine bilimle öğretici ve keyifli bir buluşma sunuyor. 200 yılı aşkın bir süredir insanların hayatlarının daha iyi, daha sağlıklı ve daha güvenli olması için bilim yoluyla çözümler üreten DuPont, 4-6 yaş grubu çocukları ve ailelerini santralistanbul’da “Fırça Robotlar” ve “Işıklı Çöp Adam” Aile Bilim Atölyeleri’yle tanıştıracak. Çocuklara küçük yaştan bilimin önemini aşılamayı hedefleyen bilim firması DuPont 24 Ekim 2009 – 17 Ocak 2010 tarihleri arasında çocukları her hafta sonu aileleri ile birlikte santralistanbul’da ağırlayacak. santralistanbul’un deneyimli eğitmenleri eşliğinde gerçekleştirilecek olan “DuPont ile Aile Bilim Atölyeleri”nde çocuklar bilimi eğlenceli atölye çalışmaları ile öğrenecek. 13 hafta boyunca her hafta sonu birer saatlik atölyelerden oluşan “DuPont ile Aile Bilim Atölyeleri”nde 2 farklı içerik yer alıyor. “Fırça Robotlar” ve “Işıklı Çöp Adam” atölyeleri her hafta sonu dönüşümlü olarak yapılacak. 4-6 yaş grubu çocuklar atölye çalışmalarına anne ve babaları ile katılacaklar. Hafta sonu, ailece keyifli ve öğretici zaman geçirmek isteyen ebeveynler, santralistanbul’da düzenlenecek olan “DuPont ile Aile Bilim Atölyeleri” nde çocuklarıyla birlikte çalışma, yaratma, üretme fırsatı yakalarken aynı zamanda bilim ve bilimsel yaklaşıma odaklı zaman geçirecekler. Her atölye maksimum 20 çocuk ağırlayacak. Işıklı Çöp Adam (4-6 Yaş) Çöp Adamlar artık renklendi! Bilim firması DuPont’un desteği ile gerçekleştirilen atölye çalışmasında çocuklar renkli kablolardan çöp adam yaratıp, ışıklarla ona hayat veriyorlar. santralistanbul’da, DuPont Aile Bilim atölyeleri adı altında yapılan çalışmada, çocuklar, anne-babaları ile birlikte renkli kablolar, LED ışıklar, tahta çubukları kullanarak bilimle daha yakından tanışma fırsatı buluyorlar. Bu çalışma aynı zamanda çocukların el becerilerini ve yaratıcılıklarını kullanmalarına olanak sağlıyor. Fırça Robotlar (4-6 Yaş) Diş fırçalarımızı artık birer robot! Her gün dişimizi fırçaladığımız diş fırçaları başka ne işe yarar? Aklınıza hiç bunların birer robot olabileceği geldi mi? DuPont Aile Bilim Atölyelerinden biri olan bu atölye çalışmasında, anne-babalar, çocukları ile birlikte günlük yaşantımızda her gün kullandığımız diş fırçalarını birer robota dönüştürürken, minik robotlar, dirençler vb. malzemelerle uğraşarak ve en önemlisi buna yaratıcılıklarını da katarak, evlerine birer fırça robot ile dönecekler. 2009-2010 DUPONT İLE AİLE BİLİM ATÖLYELERİ PROGRAMI Işıklı Çöp Adam 24 Ekim 2009 Cumartesi 10.30-11.30
8 Kasım 2009 Pazar 13.30-14.30
21 Kasım 2009 Cumartesi 10.30-11.30
12 Aralık 2009 Cumartesi 10.30-11.30
27 Aralık 2009 Pazar 13.30-14.30
10 Ocak 2010 Pazar 10.30-11.30
23 Ocak 2009 Cumartesi 13.30-14.30 Fırça Robotlar 1 Kasım 2009Pazar 13.30-14.30
14 Kasım 2009 Cumartesi 10.30-11.30
6 Aralık 2009 Pazar 10.30-11.30
19 Aralık 2009 Cumartesi 13.30-14.30
2 Ocak 2009 Cumartesi 10.30-11.30
17 Ocak 2010 Pazar 13.30- 14.30
Kayıt İçin: santralistabul İletişim Merkezi: : 0212 4440428 Adres: Eski Silahtar Ağa Elektrik Santrali Kazım Karabekir Cad. No:1 34060 Eyüp- İstanbul
MİLLİYET GAZETESİ

İNGİLİZLERİ ÜRKÜTEN GENÇLİK !

İngiliz öğrenciler alkol sınırını aşıyor Avrupa’da 18 yaşın altındaki gençlerin en çok alkol tükettiği ülke olan İngiltere, gençlerin alkolsorununu tartışıyor
Genç İngilizlerin alkol yüzünden sokaklarda sızması ya da taşkınlık yapmasını gösteren fotoğraflar İngiliz medyasında sık sık yer alıyor. Her yerde ailelerini utandıracak pozlar veren gençlerden biri savaş anıtının üzerine tuvalet ihtiyacını giderirken yakalandı. Genç daha sonra bir çöp kutusunun yanında sızdı.
İngiliz The Daily Mail Gazetesi'nin yayınladığı bu fotoğraflarda İngiliz gençlerin gece hayatını gözler önüne seriliyor. Sarhoş gençler, sokakta kavga ederken, yerde uyurken ya da bir köşede sevişirken görüntüleniyor.
Fotoğrafların çekildiği barın bulunduğu bölge gençlerin en çok takıldığı yerler arasında bulunuyor. Yaklaşık 2 bin genç her geceyi burada geçiriyor. Gece buradan geçen bir kişi sağda solda sızmış ya da bir hinlik peşinde koşan çok sayıda alkolik genci görebilir.
İngilizler ise gençlerden şikayetçi. Ortalığı dağıtan alkollü gençlerle aynı yaştaki çok sayıda gencin Afganistan'da zor şartlarda hizmet verdiğini hatırlatan İngilizler çılgın gençleri saygıya davet ediyor.
MİLLİYET GAZETESİ

TV mesajıyla tanıştığı küçük kıza tecavüz etti

Haber turu TV mesajıyla tanıştığı küçük kıza tecavüz etti İZMİT (Kocaeli), (DHA) UYDUDAN yayın yapan bir TV kanalına mesaj atarak tanıştığı 14 yaşındaki kızı kandırıp tecavüz ettiği iddia edilen A.Ş., polis tarafından yakalandı. Emniyet Müdürlüğü’nde ifadesinin ardından adliyeye sevk edilen şüpheli, çıkartıldığı mahkemece tutuklandı. TV kanalına ‘görüşebileceğim ciddi bayanlar arıyorum’ diye mesaj bırakan 24 yaşındaki A.Ş.'nin mesajına Sakarya’nın Akyazı İlçesi’nde oturan 14 yaşındaki H.C.’den karşılık geldi. Yaklaşık bir hafta boyunca kızla telefonla görüşen A.Ş., Akyazı’ya H.C. ile görüşmeye gitti. Burada bir süre gezen ikili, daha sonra A.Ş.’nin İzmit kent merkezinde bulunan dayısının evine gitti. İddiaya göre burada gece boyunca genç kıza tecavüz eden A.Ş., sabah erken saatlerde trene bindirdiği H.C.’den Akyazı’daki evine dönmesini istedi. H.C.’nin trende ağlaması üzerine polisi arayan vatandaşlar kızı polise teslim etti. Genç kızın ifadesi üzerine polis ekipleri A.Ş.'yi kısa sürede yakaladı. Emniyet Müdürlüğü’nde ifadesi alınan A.Ş., çıkartıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
MİLLİYET GAZETESİ

Kocaman bir yalan: En kıymetli varlığımız çocuklarımız

Eğitim Kocaman bir yalan: En kıymetli varlığımız çocuklarımız 06.10.2009 Bülent Ünal Bir AKP milletvekilinin önerisi ile değişen yönetmeliğe göre 1980'li yılların sonlarında üretilen hurdalar, hiçbir güvenliği olmayan teneke yığınları ilkokul çocuklarını okula, eve taşıyacak, taşımaya başladı da. Okullar açılmadan önce bir AKP milletvekilinin (sanırım yıllardır tek icraatı da bu) önerisi üzerine, en kıymetli varlığımız olduğunu sık sık söylediğimiz çocuklarımızı okula taşıyacak araçlara ilişkin yönetmelik değiştirildi. Bu değişikliğe Milli Eğitim Bakanlığı da Ulaştırma Bakanlığı da itiraz etmedi ve ilkokul bebelerini okula taşıyacak servis araçlarının, olabilenin en kötüsü olması, bu araçları kullanacakların şehrin, kasabanın, en az eğitimlisi olması, servis arabası içinde çocuklara göz kulak olacak servis elemanlarının da lise mezunu yerine ilkokul mezunu olmasının yeterli olacağı hızla kabul edildi. Demek ki ilgili tüm kurumlar böyle bir öneriyi bekliyordu ve hızla kabul ettiler. Hiç kimseden elle tutulur bir tepki gelmedi. Ne okulların açıldığı günkü icraatı "Ben de ilkokula gittiğim gün ağlamıştım" boyutunu aşmayan Eğitim Bakanı'ndan bu konuda bir çift laf duydunuz ne siyah denene beyaz, beyaz denene siyah demekten başka becerileri olmayan, ülke için hiçbir politika üretemeyen, gündem oluşturamayan muhalefet partileri ve konuşmayı pek seven sözcülerinden ne de evlatlarının üstüne titrediğini söyleyen velilerin birinden bir tepki geldi. Ne birleşip seslerini yükseltebildiler ne okul aile birlikleri bir araya gelip tepki verdi ne de "hop kardeşim ne oluyor van minut" tepkisini verenler bu konuya ilgi duydu. Çocukları okula teneke yığınları taşıyor Evet servis arabaları artık yirmi yaşında olacaklar, bin dokuz yüz seksenli yılların sonlarında üretilen hurdalar, hiçbir güvenliği olmayan teneke yığınları çocuklarınızı okula, eve taşıyacak, taşımaya başladı da. Başlarındaki ilkokul mezunu servis elemanları da (bu kadar çok öğretmen, lise, üniversite mezunu işsiz kıvranırken) çocuklara yol gösterecekler. Bu akıllara ziyan işi gerçekleştiren milletvekili demiş ki, "Biz fakir bir toplumuz zenginleşince daha iyi araçlara bineriz." Halbuki mensubu olduğu iktidar yıllardır hep zenginliğimizi söylüyor kimi zaman on yedinci, kimi zaman on altıncı dünya zengini ülke olduğumuzu hatırlatıp duruyordu. Emniyet Genel Müdürlüğü telaşlı, okul araçlarının detaylı denetime tabi tutulmasını istemiş. Yirmi yıllık bir aracın, hurdanın toplu taşımada kullanılması her türlü felakete davetiye çıkarmak demek, en az altı yedi yüz bin kilometre yol gitmiş, freni tutmaz, içi berbat bir aracın neyini, kimle denetime tabi tutacaksınız. Bu detaylı denetim sadece "TUV TÜRK" diye anılan muayene merkezinde yapılabiliyor. Alın size bir sonuç: Bu merkezlerde Ocak 2008'den günümüze altı milyon üç yüz bin araç muayene edilmiş. Şimdi sıkı durun. Sonuca hep beraber bakalım. Bir milyon sekiz yüz bini ağır kusurlu, yüz elli bine yakını da kullanılamaz. Yani iki milyon araç bir felaket yaratmak için her an hazır. Çocukların hayatları üzerinden siyaset Dostlar, siyaset bir yere bulaştı mı sonuçları katlanılamaz oluyor, hele çocukların hayatları üzerinden yapılan siyaset hepsinin kötüsü. Hurda araç sahibi yandaşlara, toplumun en az eğitilmiş insanlarından oluşmuş yandaşlara iş yaratmak telaşı her an herhangi bir çocuğumuzun başına, onun ailesine büyük felaketler getirebilir. Duyarsız kalmak, "Benim çocuğum özel okula gidiyor, onlar kötü minibüse bindirmez" diye düşünmek bir çözüm üretmiyor. Özel okula giden çocuklarımız toplamın sadece yüzde iki buçuğu. Geri kalan doksan yedi buçuk için, biraz okumuşlar, biraz eli para görmüşler hiçbir şey yapmaya niyetlenmediğindendir ki bu günleri yaşıyoruz. Bu aklı veren, teklifi yapan milletvekili, olabilir ilk kazada kaybedilecek çocuklarımızın bütün günahını taşıyacak, bu öneriyi kabul eden duyarsızlar da -başta Eğitim Bakanı olmak üzere- çok önemsedikleri öbür dünyada sanırım pek rahat etmeyecekler. Kalın Sağlıcakla. Haftaya: Bir Şans Tanımalı mıyız? REFERANS GAZETESİ

2010 üniversite giriş sınavlarının tarihi belli oldu

2010 üniversite giriş sınavlarının tarihi belli oldu 15.10.2009 YÖK Genel Kurulu, gelecek yıldan itibaren iki aşamalı olarak gerçekleştirilecek üniversiteye giriş sınavlarının ikinci aşamasının Haziran 2010'da iki hafta sonuna yayılarak yapılmasını kararlaştırdı.YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında gerçekleştirilen YÖK Genel Kurulu toplantısında, gelecek yıl üniversite sınavlarının hangi tarihlerde yapılacağı konusu ele alındı. Toplantının ardından yapılan yazılı açıklamada, üniversiteye giriş sınavlarının birinci aşaması olan Yükseköğretim Geçiş Sınavı'nın (YGS) 11 Nisan 2010'da, ikinci aşaması olan Lisans Yerleştirme Sınavlarının (LYS) ise iki hafta sonuna yayılarak 19-20 Haziran ile 26-27 Haziran 2010 tarihlerinde yapılmasının kararlaştırdırıldığı belirtildi.Açıklamada, şunlar kaydedildi:"Bilindiği gibi YÖK'ün üniversiteye giriş sistemine yönelik çalışmaları ve karar alma süreci çeşitli aşamalar içermekte ve teknik araştırma çalışma ve görüş alış verişine dayanmaktadır. Bir yılı aşkın bu süreçte konuyla ilgili tüm teknik kuruluşların görüşü istenmiştir. Sisteme ilişkin ana hatlar YÖK Genel Kurulu'nda kabul edildikten sonra bu sefer üniversitelere puan türleri ile ilgili tekrar görüş sorulmuş ve bu görüşler bir komisyon marifeti ile değerlendirilmiş ve ÖSYM'nin uzmanlığına dayalı tecrübesi ile yaptığı önerilerin katkısıyla yürütülerek sonuçlandırılmıştır. Bugünkü alınan kararda da aynı yaklaşım takip edilmiş, konunun doğrudan ilgili tarafı olan öğrencilerin eğilimleri ve görüşleri dikkate alınarak 113 bini aşkın öğrencinin görüş bildirdiği MEB tarafından yapılan anket sonuçları göz önünde bulundurulmuştur." REFERANS GAZETESİ

Ankara'da domuz gribi yayılıyor

Ankara'da domuz gribi yayılıyor AA Giriş Saati : 17.10.2009 12:11 Güncelleme : 17.10.2009 12:13 Sağlık Bakanlığı, Bilkent University Preparatory School (BUPS) İlköğretim Okulu'nda virüs tespit edilen vaka sayısının 26'ya ulaştığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı, Bilkent University Preparatory School (BUPS) İlköğretim Okulunda virüs tespit edilen vaka sayısının 26'ya ulaştığını açıkladı.Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Ankara'da bir ilköğretim okulunda, bir öğrenciden alınan numunede pandemik A (H1N1) virüsü tespit edildiği hatırlatıldı.Bu gelişme çerçevesinde vakanın yakın temaslılarına ulaşıldığı ve alınan numunelerde aynı okulla ilişkili, ilk vaka da dahil olmak üzere toplam 26 vakanın pozitif olarak tespit edildiği belirtilerek, bu vakalardan 21'inin öğrenci, 4'ünün veli ve 1'inin öğretmen olduğu bildirildi.Ülkedeki toplam vaka sayısının ise 518'e ulaştığı ifade edilen açıklamada, tüm vakaların genel durumlarının iyi olduğu, kontrol ve tedavilerinin evlerinde sürdürüldüğü, temaslılarına ulaşıldığı ve sağlık kontrollerinin yapıldığı kaydedildi.''GRİP BELİRTİLERİ OLAN ÇOCUKLARI OKULA GÖNDERMEYİN''Sağlık Bakanlığının yazılı açıklamasında, domuz gribinden korunmada alınması gereken önlemlere de yer verilerek, şöyle denildi:''Ailelere, grip belirtileri olan çocuklarını okula, dershaneye, kreş veya bakımevine göndermemeleri önerilmektedir. Bu durumda olan çocukların evlerinde kalmaları, dinlenmeleri ve mümkün olduğunca diğer kişilerle temas etmemeleri önemlidir.Tüm vatandaşlarımızın sık sık su ve sabunla ellerini yıkamaları, hastalığın bulaşmasını önlemede en önemli tedbirdir. Ayrıca, öksürük veya hapşırık esnasında ağzın ve burnun tek kullanımlık kağıt mendil ile kapatılması ve mendilin çöp kutusuna atılması veya kolun iç yüzüne hapşırılması, evlerimizin ve bulunduğumuz mekanların havalandırılması, özellikle sık dokunulan eşyaların ve yüzeylerin temizliğinin sağlanması, hastalığın bulaşmasının önlemesine yardımcı olan diğer tedbirlerdir.''Bakanlık tarafından hastalık hakkındaki güncel bilgilerin www.grip.saglik.gov.tr adresindeki basın açıklamaları bölümünde yayımlanmaya devam edeceği de belirtildi.
SABAH GAZETESİ

Ölüme taburcu...

Ölüme taburcu... Türkiye'deki sağlık skandallarına bir yenisi daha eklendi. Tokat Güreş Eğitim Merkezi'nde yatılı olarak kalan genç halterci Cafer Top, geçen hafta Cuma günü uyuduğu ranzadan düştü. Başından yaralanan Top, hemen Tokat Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada çeşitli kontrollerden geçirilen talihsiz genç, aynı gün taburcu edildi. Ancak ağrıları süren Top, iddiaya göre 4 kez daha hastaneye kaldırıldı ancak her seferinde 'Bir şeyi yok' denilerek geri gönderildi. Soruşturma açıldı Çarşamba akşamı ağrıları artan talihsiz genç, yeniden Tokat Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak genç halterci tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Biricik evlatlarının ihmal sonucu öldüğünü ileri süren ailesi, suç duyurusunda bulundu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
TAKVİM GAZETESİ

Çocuktan al haberi! -Meğer her şey tanıtım içinmiş

Çocuktan al haberi! Babasına ait helyum balonuyla havalandığı sanılan çocuk evinde bulundu. 6 yaşındaki çocuk, bütün hikayenin uydurmaca olduğunu ağzından kaçırdı ABD'nin Colorado eyaletinde, babasına ait helyum dolu bir balonla havalandığı söylenen 6 yaşındaki çocuk, bir anda ilgi odağı oldu. Gün boyu süren araştırmanın sonunda polis yetkilileri, önce balonu buldu. Çocuğun kaybolduğunu sanan yetkililer, Falcon Heene'in evlerinin çatı katındaki bir karton kutuda saklandığını belirledi. Falcon'un ortadan kaybolması Amerikan basınının Colorado'daki eve akın etmesine yol açtı. Çocuğun bulunmasından sonra gazeteciler, aileyle röportaj yapmaya başladı. Meğer her şey tanıtım içinmiş Röportaj sırasında babası Richard, Falcon'a "Neden biz sürekli adını seslenirken olduğun yerden çıkmadın?" diye sordu. Çocuk bu soruya, "Siz öyle söylediniz ya... Bunu şov için yaptık" diye yanıt verince, işin aslı da ortaya çıktı. Mucit babanın, helyum balonunu tanıtmak için bu olayı kurguladığı anlaşıldı.
TAKVİM GAZETESİ

Uyuşturucuyla hırsızlık eğitimi

Taraf/HÜSEYİN İSTEMİL - Istanbul - 17.10.2009
İki ay önce sokakta uyuşturucu almış halde bulunan çocuğun ifadesi doğrultusunda iz süren Emniyet yetkilileri, İstan-bul’da, kaçırdıkları çocukları uyuşturucu ile hırsızlığa zorlayan bir çeteyi çökertti.16 yaşındaki Ö.T.E. geçen temmuzda ortadan kayboldu. Polis, ailesinin müracaatı üzerine arama başlattı. Ö.T.E. bir hafta sonra evine yakın bir yerde perişan bir halde bulundu. Aldığı uyuşturucu-nun etkisiyle konuşamayan ve evinin yerini hatırlaya-mayan Ö.T.E. hastanede tedavi altına alındı ve kendine geldikten sonra, Polis’e verdiği ifadesinde “Kaçırıldık-tan sonra beni uyuşturucuya alıştırdılar, daha sonra da bana zorla hırsızlık yaptır-dılar” dedi. Ö.T.E, çeteden iki kişinin ismini de polise verdi.Mağdurun verdiği ifade doğrultusunda İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü operasyon başlattı. Yaklaşık iki ay boyunca teknik takip yapılarak telefonları dinlenen çetenin tüm üyelerinin isimleri belirlendikten sonra önceki sabah Kocaeli ile İstanbul’un çeşitli ilçelerinde 30 ayrı adrese eşzamanlı baskın düzenledi. Baskınlarda çetenin başındaki Yusuf K. (35) ile yardımcılığını yapan kardeşi Nuri K’nin (30) de aralarında bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı. Ayrıca, çetenin Eyüp’teki evinde, kaçırdıkları çocukları uyuşturucuya alıştırmak için kullandıkları tahmin edilen 800 gram toz esrar bulundu. Polis şüphelilerin Ö.T.E’yi Küçükarmutlu’da bir evde zorla tuttuklarını ve daha sonra uyuşturucuya alıştırarak dört eve sokarak hırsızlık yaptırdığını belirledi. Polis şimdi şebekenin başka çocukları da kaçırıp hırsız yapmış olabileceği ihtimali üzerine dayanarak soruşturmayı derinleştiriyor.
TARAF GAZETESİ

MİLLİ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU: Felaket beklentimiz yok

MİLLİ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU: Felaket beklentimiz yok 17 Ekim 2009 Cumartesi Bakan Çubukçu ve beraberindekiler, okulun açılışını yaptıktan sonra sınıfları gezdi.(FOTO: AA)Domuz gribi ile ilgili Sağlık Bakanlığı’nın gerekli tedbirleri aldığını belirten Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, “Bütün okullarda aşı uygulanacak” dedi. Tekirdağ’da, Hacı Ahmet Yeşil ve Mahmut Yeşil tarafından yaptırılan Çorlu Cemile Yeşil Anadolu Lisesi’nin açılış töreninde konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Çubukçu, şunları söyledi: “16 milyon çocuğumuz okul çağında. ‘Okullarda ne tür tedbir alabiliriz’ diye görüşmeler yaptık. Büyük bir felaket beklentisi içinde değiliz. En iyi ve en kötü senaryolar için hazırlıklarımızı yaptık. Bütün okullarımızda domuz gribine karşı aşı uygulanacak. Bu uygulamayı Sağlık Bakanlığı yapacak. Sanıyorum ocak ayına kadar çeşitli yaş gruplarındaki öğrenciler bölüm bölüm aşılanacak.” (İHA)
TÜRKİYE GAZETESİ

Üç bebekten biri ikiz kuvözler yetersiz

12.10.2009 Pazartesi Üç bebekten biri ikiz kuvözler yetersiz Yüzde 30’u ikiz ya da üçüz doğan bebeklere mevcut kuvözler yeterli gelmiyor Çocuğu olmayan çiftlerin tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmaya başmalasıyla Türkiye’de ciddi bir kuvöz sıkıntısı meydana geldi. Selçuk Üniversitesi Tüp Bebek Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Çolakoğlu, yaklaşık 10 yıl öncesine kadar toplumun fazla benimsemediği tüp bebek yönteminin artık kanıksandığını, çocuğu olmayan çiftlerin bu yöntemi en önemli çare olarak gördüklerini söyledi. Tüp bebek uygulamalarının yüzde 30’unun çoğul gebelik denilen ikiz ve üçüz bebek şeklinde oluştuğunu ifade eden Çolakoğlu, şu bilgileri verdi: “Zaten doğum sayısında nüfus artışı paralelinde bir artış var, tüp bebek uygulamalarının etkisiyle doğan çocuk sayısı da arttı, artıyor. Ancak önemli bir sorunumuz var, doğan bebeklere mevcut kuvözler yeterli gelmiyor. Bir kuvözde 2-3 bebek yatırılabiliyor. Kuvöz sayısının artırılması için daha fazla sağlık yatırımı gerekiyor. Sıkıntı oldukça fazla, 2-3 bebek aynı kuvözde yatıyor, enfeksiyon oluyor. Bu kuvöz hizmeti şu an genel olarak resmi hastanelerde veriliyor. Kuvöz sayısının artması için daha fazla sağlık yatırımı gerekiyor. Sorunun çözümü için bir yol daha var, özel sektörün bu konuda teşvik edilmesi... Yani özel sektöre uzun süre aynı fiyat, hasta yönlendirme, malzeme temininde kolaylık sağlanma güvencesi verilmesi gerekiyor.” Prof. Dr. Çolakoğlu, şu an Konya’daki sağlık kuruluşlarında bebek kuvözlerinin sayısının 2 kat artırılmasının bile yeterli olmayabileceğini, ayrıca tüp bebek tedavisinin kişiye maliyetinin 3-5 bin lira arasında değiştiğini sözlerine ekledi.
VATAN GAZETESİ

Anne-babalar dikkat!

15.10.2009 Perşembe 12:06 Anne-babalar dikkat! Televizyonun iki yaş altı çocuklarda ne gibi zarara yol açtığı araştırmalar sonucu belli olduAvustralya hükümeti televizyon izlemenin çocuk beyninin gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini anlatan bir rehber hazırladı. Rehbere göre iki yaş altı çocukların televizyon izlemesi, konuşma becerisini zedeliyor. Ekran karşısında asosyalleşen çocukların iletişim kurma yeteneği zarar görüyor.İLETİŞİM KURAMIYORLARAraştırmaya göre televizyon çocukların sinir sistemini bozuyor ve bir konuya odaklanma sürelerini kısaltıyor. Televizyon çocukların zihinsel gelişimi için önem taşıyan yüzyüze iletişime de izin vermiyor. Televizyonun çocukların beyin nöronlarını öldürdüğünü duyuran Avustralya hükümeti, “İki yaş altındaki çocuklara televizyon izletmeyin” uyarısı yaptı. (posta)
VATAN GAZETESİ

'Güzel çocuklara özürlü raporu verildi'

17.10.2009 Cumartesi 15:30 'Güzel çocuklara özürlü raporu verildi' SHÇEK'e bağlı Bahçelievler Şeyh Zayed Çocuk Yuvası’nda tüyler ürperten iddialar ortaya atıldı. Türkiye'de kimsesiz çocuklara bakmakla yükümlü tek resmi kurum olan Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) bağlı Bahçelievler Şeyh Zayed Çocuk Yuvası’nda tüyler ürperten iddialar ortaya atıldı. İddiaların sahipleri, kurumda çalışan bakıcı anne Ayşe Memişağalar, gönüllü annelik yapan işkadını A.K., olaylar nedeniyle geçen hafta istifa eden kurum doktoru Fırat Sarı. İddiaların odağındaki isimler ise Şeyh Zayed Çocuk Yuvası Müdürü Emel Alanyalıoğlu, kurum doktoru Mehmet Erkoç, Bebekevi Sorumlusu Türkan Duman ve hemşireNeriman Kuzu oldu.İŞTE O OLAYLARHabertürk'ün haberine göre, yıllardır Şeyh Zayed Çocuk Yuvası’nda bakıcı anne olarak çalışan ve son iki yıldırkurumdaki yaklaşık 80 bebeğin beslenmesinden sorumlu olan Ayşe Memişağalar, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak kurumda yeni doğmuş bir bebeğin satıldığını iddia etti. Memişağalar, dilekçesinde şu iddialarda bulundu: “Kurumda çalıştığımı bilen Ali Kavuncu isimli bir tanıdığım, ‘Hamile bir genç kız var. Bebeğinin yuvaya verilmesini istiyor. Zor durumda yardımcı olabilirmisin?’ diyerekbenden yardım istedi. 3.5 ay önceydi. Ben de durumu Bebekevi SorumlusuTürkan Duman ve sorumlu hemşire Neriman Kuzu’ya anlattım. Durumu Sosyal Servis’e bildireceklerini söylediler. Bebeğin doğduğunu öğrendim. Türkan Duman’a da bu durumu bildirdim. Hastaneye gitmemi, kıza yardımcı olmamı, kurum doktorunun da oraya gideceğini söyledi. Hastaneye gittiğimde genç kadın yenidoğum yapmıştı. SHÇEK’ten gönderildiğimi ve bebeğini güvenli bir şekilde korumaya alacağımızı söyledim. Hastane kayıtlarına Yıldız Kavuncu sahte ismiyle kaydı yapılan genç kadın ‘Yuvaya verince bebeğimi istediğim zaman görebilecekmiyim?’ diye sordu. Ben de ‘Tabii ki görebilirsin, herkes gelip görebiliyor’ dedim. O da çok sevindi. Ancak maalesef olaylar böyle gelişmedi.”GÖBEĞİ BİLE DÜŞMEMİŞErtesi gün Türkan Duman’ın kendisini aradığını ve hastaneye gidip bebekle ilgilenmesini istediğini söyleyen Memişağalar, şöyle devam etti: “Hastaneye gittiğimde bebek annesinin yanındaydı. Kısa bir süre sonra isminin Dr. Filiz olduğunu söyleyen bir kadın, yanında bir adamla geldi. İkisini de hiç tanımıyordum. Beni ve Ali Kavuncu’yu dışarı çıkardılar. Durumdan şüphelendiğim için aniden içeri girdim. Sessizlik oldu. 20-25 dakika sonra gittiler. Durumdan şüphelendiğimi Ali Kavuncu’ya söyledim. O da bana ‘sen karışma’ diye tepki gösterdi. Gece yarısı Türkan Duman beni aradı ve bebeğin o gün gördüğüm iki kişi tarafından alındığını söyledi. Annenin bebeği emziremediği için göğsünün şiştiğini, yardımcı olmamı istedi. Şüphelerim arttı. Beni olayın dışında bırakarak bebeği anneden aldıklarınıanladım. ‘Bebeği kime verdiyseniz o gidip yardım etsin’ dedim. Ertesi gün kurumagittiğimde bebeğin kaydının yapılmadığını anladım. Şüphelerimde haklı çıkmıştım. Göbeği bile düşmemiş bebeği satmışlardı. Sezaryanla doğum yapan genç kadını da apar topar hastaneden çıkartmışlar.”‘Bakıcı anne’den ses kayıtları...Kurum Müdürü Emel Alanyalıoğlu tarafından tehdit edildiğini öne süren ve müfettiştarafından ifadesi alınan Ayşe Memişağalar, her iki yetkili ile görüşmelerini kayıtaltına aldı. Kayıtlarda şunlar yer alıyor:‘Senin sinirlerin bozulmuş’Kurum Müdürü: Savcıya gidersen asıl ben seni savcıya veririm.Bakıcı anne: Bana hasta muamelesi yapıyorsunuz. Niye bana senelik izinveriyorsunuz. Çok iyiyim ben.Kurum Müdürü: Sinirlerin bozuldu kızım.Bakıcı anne: Hayır çok iyiyim ben. Siz beni hasta göstermek istiyorsunuz.Kurum Müdürü: Savcıya gidersen, benle uğraşırsan, asıl ben seni savcıya veririm.Bakıcı Anne: Savcıya gittim ben. Artık çok geç.Kurum Müdürü: O gün konuşmuştuk, hâlâ inatlaşıyorsun.‘Güzel ve zeki çocuklara özürlü raporu verildi’KURUMDAN bir süre ayrılıp bir sağlık ocağında görevlendirilen Dr. Mehmet Erkoç hakkındaki ağır iddialar da şok etkisi yarattı. Dr. Erkoç’tan sonra kurum doktoru olarak göreve başlayan ve 2 hafta önce istifa eden Dr. Fırat Sarı, “Sağlıklı bebeklere özürlü raporu verilmesi” konusunu HABERTÜRK’e şöyle anlattı:“Normalde çocukların evlatlık işlemini SHÇEK İl Müdürlüğü yapıyor. Ancak çocuk özürlü olursa bu işlemi yuva müdürlüğü yapabiliyor. Çünkü özürlü çocuğu kimseistemiyor. Dolayısıyla da biri çıkıp isteyince sıra beklemiyor. Bizden öncekidönemde bulunup getirilen kimsesiz çocuklara, ağırlıklı olarak bu tür raporlarverildiğini kurumda herkes biliyor. Düz taban çocuklar dahi, özürlü kapsamınaalınmış. Yeni doğan bebeklerde nefes alırken ötme diye bilinen bir rahatsızlık olur. Kısa sürede geçer ama bu bir kalp hastalığı gibi Latince yazılırsa rapora, evlatlıkalmak isteyen aile, çocuğu kalp hastası sanır. Sosyal servisteki bütün evlatlıkkayıtlarının, bağımsız bir hekim grubunca geriye dönük incelenmesinde yarar var.Olup bitenlere dayanamayıp istifa ettim.”Hem maaşlı hem ‘gönüllü’ anneYURTTA, gönüllü annelerle ilgili yapılan soruşturmada Zuhal Yelbey Kuyumcuadlı gönüllü annenin ifadesi ilginç bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Genellikle,kuruma bağış yapan gönüllü annelerin aksine, iddia edildiği gibi Yelbey’in hemgönüllü anne olup hem de maaş aldığı ortaya çıktı. Müfettişe verdiği ifadesindeYelbey, “2008 Kasım ayından bu yana derneğin idari ve muhasebe işlemleriniaylık 750 TL ücret alarak yerine getiriyorum. Ben ücret almak istemediğimidernek yönetimine bildirmeme rağmen,onlar böyle bir şey olamayacağını belirterekücret almam gerektiğini söylediler” dedi.‘Müdire Hanım’a elmas yüzük aldım’KURUMDA gönüllü annelik yapan bir işkadını da, Müdire Emel Alanyalıoğlu hakkında ilginç bir rüşvet iddiasında bulundu. 8 yıldır gönüllü anne olarak kuruma giden ve yuvada kalan F.K. adlı kız çocuğunun gönüllü annesi olan A.K., “EmelHanım kendi evinde 2-3 kez bu çocukla birlikte olmamı sağladı. Evinde kaldığımız ilk gün Bakırköy’de benim kuyumcuma gittik. Bu kuyumcudan Emel Hanım, sembolik bir ücret ödeyerek elmas bir yüzüğü kendisine aldı. Geriye kalan tüm bedeli ben ödedim” dedi.İşkadını A.K. şunları söyledi: “Emel Hanım’ın evi dışında kısa bir süre önce ölen yakın arkadaşımın eşi, çocuk ve müdire hanım birlikteyemeklere çıkıyorduk. O ailenin zengin olması nedeniyle onlara gidiyorduk. Bizim o dönemde diğer gönüllülere göre ayrıcalığımız vardı. Emel Hanım, F’yi evlatlık alabilmem için tek başına gönüllü annesi olmamı sağladı. Çok yardım yapmama rağmen hiçbir zaman makbuz verilmedi. Kurumun deposunun tamamını da ben yaptım. İstenilen malzemelerin, istekler artınca başka yerlerde kullanıldığını düşünmeye başladım. Emel Hanım, benden eşi ve kızını tatile göndermemi istedi. Talep edilen istekler abartılı gelince yapamayacağımı söyledim. Bunun üzerine çocukları da tatile götürmeme izin vermedi. Dernekte maaşlı gönüllü anneler var. Yönetim kurulundan istifa ettim. Evlatlık için başvurdum. Başka bir aileye verildi.”‘SAVCIYA GİDECEĞİMİ SÖYLEDİM TEHDİT ETTİLER’AYŞE Memişağalar, iddialarını şöyle sürdürdü: “Türkan Duman’a, savcılığa gidip olayı bildireceğimi söyledim. Duman bana ‘Savcılığa gidersen müdire hanıma söyler, seni işten attırırım’ dedi. Kurum Müdürü Emel Alanyalıoğlu, beni çağırıp Türkan Duman ve hemşire Neriman Kuzu’nun arkasındayım. Senibebekevinden alırım. Asıl ben seni savcılığa veririm. Bu olayı şimdilik unut’ diyerek bana bağırdı. Ancak böyle bir olayı unutmak mümkün değildi. Savcılığa giderek ifade verdim ve suç duyurusunda bulundum.”İFADE ALINIRKEN İHBARCI DA SES KAYDI ALMIŞAYŞE Memişağalar’ın bebek satışı iddiası Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nı da harekete geçirdi.Bakanlık, Başmüfettişi Sebahattin Karakütük’ü görevlendirdi. Ayşe Memişağalar’ın, Karakütük’e verdiği ifadeyi kayda aldığı ortaya çıktı. Soruşturma sonunda Başmüfettiş, Memişağalar’ın görevden alınması yönünde karar verdi. Kararda Memişağalar’ın, kuşku ve varsayımlarla işyerindeki çalışma barışı ve huzurunu bozduğu belirtildi. Bakanlık ayrıca savcılığa da suç duyurusunda bulundu.Emel Hanım’ın çiftliği!Müdür Emel Alanyalıoğlu’nun, geniş bir alana yayılan kurumun bahçesinde keçi, koyun gibi küçükbaş hayvan yetiştirdiği, hatta bu hayvanlardaki kenelerin çocukları ısırdığı için kurum doktoru tarafından rapor hazırlandığı ortaya çıktı. Müdür Alanyalıoğlu’nun, hayvanlarına bakılması için özel görevli tahsis ettirdiği de öğrenildi. Dr. Fırat Sarı bu durumu resmi bir yazıyla 10 Eylül 2009 tarihinde kuruma, “Hayvanlar üzerindeki keneler son bir ayda iki çocuğu ısırdı. Çocuklarda yüksek ateş, karın ağrısı ve vücut döküntüleri ortaya çıktı” diye rapor etti. VATAN GAZETESİ

7 yaşındaki Betül tahtada kalpten öldü

7 yaşındaki Betül tahtada kalpten öldü Paylaş DHA 17 Ekim 2009 Esenler’de, Fatih İlköğretim Okulu’nda matematik dersinde öğretmen Ebru Kaya, öğrencileri sırayla tahtaya kaldırıp sayı saydırıyordu. Bu sırada 7 yaşındaki Betül Erdem, parmak kaldırarak ikişer ikişer saymak için gönüllü oldu. Tahtaya kalkan minik Betül heyecanla saymaya başladı. 50’ye kadar sayan Betül, birden arkadaşlarının gözleri önünde yere yığıldı. Öğretmen Ebru Kaya’nın haber vermesiyle sınıfa gelen okul müdürü, minik Betül’ü kucağına alarak otomobiliyle yakındaki Esenler Fatih Sağlık Ocağı’na götürdü. Yapılan muayenede Betül’ün yolda hayatını kaybettiği anlaşıldı. Betül Erdem’in kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdiği tahmin edilirken, kesin ölüm nedeni yapılacak otopsinin ardından belli olacak.
HÜRRİYET GAZETESİ

Bebeğin mucize kurtuluşu!

Avustralya’da 6 aylık bebeğiyle tren bekleyen annenin bir anlık dalgınlığıyla puset raylara yuvarlandı. Trenin altında kalan bebek kazayı hafif sıyrıklarla atlattı 40 metre sürüklendi DÜNYA, Avustralya’daki 6 aylık bir bebeğin raylara yuvarlanıp mucizevi bir şekilde kurtuluşunu konuşuyor. Polisin verdiği bilgiye göre tren, ray üzerindeki bebek pusetini 40 metre sürükledi. Güvenlik kamerasındaki görüntülerde, istasyonda pusetin aniden raylara yuvarlandığı, o sırada annenin başka yöne baktığı, başını çevirdiğinde trenin geldiğini görünce büyük bir panik yaşadığı görülüyor. Ebeveynlere uyarı Victoria eyaleti polis yetkilisi Michael Ferwerda, hastanede tedavi altına alınan bebeğin başında küçük sıyrıklar olduğunu ifade etti. Doktorlar minik bebeğin hafif sıyrıklarla kurtulmasını büyük bir ‘şans’ olarak nitelendirdi ve özellikle insanlara tren istasyonlarında bebekleriyle bekledikleri sırada arabalarının tekerleklerini kilitleyerek dikkatli olmaları çağrısında bulundu. HALKA VE OLAYLARA TERCÜMAN 17.10.2009

Birinci Akdeniz Motokros ve Gençlik Festivali

Birinci Akdeniz Motokros ve Gençlik Festivali Muğla'nın Fethiye ilçesinde Birinci Akdeniz Motokros ve Gençlik Festivali kapsamında gerçekleştirilen ''Endura Şampiyonası''na katılan motosikletçiler kıyasıya yarıştı. AA Muğla- Türkiye Motosiklet Federasyonu'nca Fethiye Esenköy'de düzenlenen şampiyonaya İstanbul, Ankara, İzmir, İzmit, Denizli, Antalya ve Fethiye'den 50'ye yakın yarışçının katıldığı belirtildi. Türkiye Motosiklet Federasyonu Başkanı Süleyman Memnu'nun da izlediği yarışların oldukça çekişmeli geçtiği gözlendi. Güzel bir havada yapılan yarışları, Türkiye'yi yurt dışında temsil eden sporcular Şakir Şenkalaycı ve Ata Nurcan'ın yanı sıra Esenköy ve çevresindeki köylerden gelen her yaştan köylünün de ilgiyle izlemesi dikkati çekti. Akdeniz Enduro Şampiyonası Organizatörü Sadık Özdemir, büyük heyecana sahne olan yarışları, uluslararası hale getirmek istediklerini söyledi. Yarışlar sonunda dereceye giren sporculara, düzenlenen törenle kupalarının verileceği öğrenildi. 17 Ekim 2009 CUMHURİYET GAZETESİ --------------------------------------------------------------------------------

Kanser, anne karnında bebeğe geçiyor

Kanser, anne karnında bebeğe geçiyor Bilim adamları, kanser hücrelerinin ana karnında anneden bebeğe geçebildiğini saptadılar. AA Ankara - Annenin karnındaki bebeğine kanser "bulaştırmasının" mümkün olup olmadığı bilim adamlarının zihinlerini bir asırdır meşgul ediyordu. Teoride, kanser hücreleri plasentayı geçmeyi başarsalar bile, bebeğin bağışıklık sisteminin hastalığın bulaşmasını önlediği düşünülüyordu. Bununla birlikte anne ve bebeğin aynı kansere (genellikle lösemi ve melanom) sahip oldukları vakalar da bulunuyor. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan yeni araştırma, her ikisi de lösemi olan bir Japon kadınla çocuğu üzerinde yapıldı. 28 yaşındaki kadına doğumdan çok kısa bir süre sonra lösemi teşhisi konulurken, bebeğin de aynı kansere yakalandığı 11 ay sonra anlaşıldı. Bebeğin kan hücrelerine yapılan genetik testlerde, kanserli hücrelerin doğuştan geldiği anlaşıldı. Araştırmacılar, bebekteki lösemi hücrelerinin kaynağının anne olup olmadığını saptamak için gelişmiş bir genetik parmakizi tekniği kullandılar. Sonuçta, her iki hastanın lösemi hücrelerinin, mutasyona uğramış aynı kanser genini taşıdıkları belirlendi. Bunun yanı sıra, çocuğun bu geni kalıtsal olarak annesinden almadığı, yani bu tür bir lösemiye hiçbir dış etken olmaksızın yakalanamayacağı saptandı. Bunun ardından bilim adamları, kanser hücrelerinin bebeğin bağışıklık sistemini nasıl etkisiz hale getirmiş olabileceğini araştırdılar. Bilim adamları, kanser hücrelerinin, kendilerine, özgün moleküler kimliklerini vermede önemli rol oynayan DNA'ya sahip olmadıklarını saptadılar. Bu moleküler işaret olmaksızın, bebeğin bağışıklık sisteminin kanserli hücreleri yabancı hücreler olarak algılamadığı ve bunları püskürtmek üzere harekete geçmediği anlaşıldı. Araştırmanın başkanı, Kanser Araştırma Merkezi'nden Prof. Mel Greaves, "Bu uzun zamandır muamma olan bulmacayı çözmüş olmaktan çok memnunuz. Ancak şunu vurgulamak isteriz ki, anneden bebeğe kanser geçmesi çok nadir görülür" dedi. 13 Ekim 2009 CUMHURİYET GAZETESİ --------------------------------------------------------------------------------

Tecavüze hadım cezası başvurusu

Tecavüze hadım cezası başvurusu Fransa'nın kuzeyindeki Roubaix kasabasında, Ağustos 2007'de evinin önünden kaçırdığı 5 yaşındaki Türk çocuğu Enis'e tecavüz eden sabıkalı Francis Evrard, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye yazdığı mektupta hadım edilmesi için izin istedi. AA Paris- Duruşması 10 gün sonra başlayacak Francis Evrard isimli sabıkalı (63), Sarkozy'ye yazdığı mektupta, tıbbi bir operasyonla testislerinin alınmasını istedi. Evrard, daha önce iki çocuğu tecavüz ettiği için 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. 17 Ekim 2009 CUMHURİYET GAZETESİ --------------------------------------------------------------------------------

Okula hazırlık harcamaları ne kadar?

Okula hazırlık harcamaları ne kadar? MasterCard tarafından gerçekleştirilen MasterIndex okul dönemi araştırmasına göre, veliler okula hazırlık döneminde, ilköğretim okuluna giden çocukları için ortalama 191 lira, liseye giden çocukları için ise ortalama 280 lira harcama yapıyor. AA İstanbul- Araştırmaya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, bu rakamlar içinde kıyafet ve kırtasiye harcamalarının başı çektiği, velilerin yüzde 38,7'sinin okul dönemi harcamalarını kredi kartları ile öderken, taksit ve indirim olanaklarını bunun nedeni olarak gösterdikleri belirtildi. Katılımcıların yüzde 60'a yakını okul harcamalarının geçen yıla göre arttığını vurguladıkları kaydedilen açıklamada, şu bulgulara işaret edildi: ''Veliler, ilköğretim okuluna giden çocuklarına okul dışında ek eğitim aldırmayı tercih etmezken lise öğrencileri arasında ek eğitim alanların oranı oldukça artıyor. İlköğretim öğrencileri günde ortalama 2,5 saat, lise öğrencileri ise 3 saate yakın zamanlarını bilgisayar başında geçiriyor.'' MasterCard tarafından Eylül ayında, Türkiye'nin kentsel nüfusunu temsil eden 11 il merkezinde gerçekleştirilen ''MasterIndex Okul Dönemi'' araştırması, ''okula hazırlık dönemi harcama eğilimleri'' ile ''öğrenci ve velilerin davranışları'' konusunu ele aldı. Araştırmanın sonuçlarıAraştırma sonuçlarına göre veliler, ilköğretim okuluna giden çocukların okul dönemi alışverişi için ortalama 191 lira harcama yapıyor. Üst gelir grubunda 302 lira olan ilköğretim okulu harcaması, orta gelir grubunda 150 liraya düşüyor. İlköğretim okulu harcamalarına bölgesel bazda bakıldığında, Ege ve Akdeniz Bölgesi'nde yaşayan veliler 236 liralık harcama ile başı çekiyorlar. Karadeniz Bölgesi'nde yaşayan veliler ise 56 liralık harcama ile son sırada. Araştırmaya göre, velilerin liseye giden çocukları için gerçekleştirdikleri okul harcaması 280 lira. Üst gelir grubundaki velilerde ortalama 342 liraya çıkan harcama, orta gelir grubunda 213 liraya iniyor. Bölgesel bazda bakıldığında ise Karadeniz Bölgesi 94 liralık ortalama harcama ile son sırada yer alırken, Akdeniz Bölgesi 405 liralık harcama ile lider durumda bulunuyor. Okula hazırlık dönemi harcamalarında kıyafet (yüzde 70,6) ve kırtasiye/kitap (yüzde 24) ile başı çekiyor. Araştırmaya göre velilerin yüzde 69,2;si çocuklarına ek kitap ve zeka geliştirici oyun alıyor. Bu tür ek eğitim araçlarına en fazla orta gelir grubuna ait (yüzde 84) ve İç Anadolu Bölgesinde (yüzde 86,7) yaşayan veliler ilgi gösteriyor. Araştırma katılımcılarının yüzde 59,5'i okul harcamalarının geçen yıla göre arttığını söylerken yüzde 34,1'i aynı kaldığını, yüzde 6,5'i ise azaldığını belirtiyor. Araştırmaya göre ilköğretim okulu öğrencilerinin yüzde 73,8'i, lise öğrencilerinin ise yüzde 62,2'si okula yürüyerek gidiyor. Yürümenin dışında lise öğrencileri servis (yüzde 25,2) ve toplu taşıma araçlarını (yüzde 12,6) tercih ederken, ilköğretim çağındaki öğrencilerin yüzde 20,5'i servisten, yüzde 4,3'ü ise toplu ulaşım araçlarından yararlanıyor. Velilere okul dönemi harcamalarının nerelerden yapıldığı sorulduğunda yüzde 32,3;ünün cevabı alışveriş merkezi, yüzde 25,1'inin cevabı okulun gösterdiği mağazalar, yüzde 17,6'sının cevabı semt pazarı, yüzde 13,6'sının mahalle mağazası, yüzde 6,5;inin hipermarket, yüzde 4,3'ünün büyük mağaza / butik, yüzde 0,4'ünün ise outlet merkezi olduğu görülüyor. Yanıtlar sosyo ekonomik seviyeye göre incelendiğinde üst gelir grubunun okul alışverişi için çoğunlukla (yüzde 66,7) alışveriş merkezlerini, düşük gelir grubunun ise semt pazarı (yüzde 28,1) ve mahalle mağazasını (yüzde 24,6) tercih ettiği görülüyor. Alışverişlerinde kredi kartını tercih eden velilerin yüzde 45'i kartların taksit olanaklarına, yüzde 38'i ise kartların sağladığı indirime önem verdiğini belirtiyor. Araştırmaya göre, ilkokul çağındaki çocukların yüzde 75,2'si, lise çağındaki çocukların ise yüzde 73,2'si okul dışında herhangi bir aktiviteye katılmıyor. Okul dışı aktiviteye katılanlar arasında da spor kursu, kamp ve sanat / müzik kursu sırasıyla ilk üçte yer alıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 50,9'unun evinde bilgisayar bulunurken, ilköğretim çağındaki çocukların yaklaşık 2,5 saati, lise çapındaki çocukların ise ortalama 3 saati bilgisayar başında geçiyor. Araştırma, ilköğretim ve lise öğrencilerinin okul zamanında günde ortalama 2 saatlerini televizyon başında geçirdiklerini gösteriyor. 17 Ekim 2009
CUMHURİYET GAZETESİ

Çocuğu kucakta sallamayın

17 Ekim 2009 Cumartesi
Çocuğu kucakta sallamayın
Çocuklarınızın doğru uykuya kavuşması için yapmanız gerekenler... Özellikle çocuklar için uykunun önemi yadsınamaz. Fiziksel, ruhsal ve zihinsel gelişim için uyku sağlığı çocukların tüm hayatını etkileyebiliyor. Amerikan Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Özgeneci, çocukların iyi bir uyku alışkanlığı kazanabilmeleri için gereken en önemli maddeleri sıraladı. GÜNDÜZ ÇOK UYUTMAYIN Yenidoğan çocuklar düzensiz bir uyku düzenine sahiptir ve bunun olgunlaşması yaklaşık altı ay sürer. Yenidoğan bebekler günde ortalama 16-17 saat uyumalarına rağmen bir kerede ancak 1-2 saat kadar uyurlar. Çocuklar büyüdükçe günlük uyku süresi gittikçe kısalır. Farklı çocukların farklı ihtiyaçları vardır. Altı aylık bir çocuğun bile geceleri kısa bir süre için uyanması normaldir ancak uyanıklık döneminin sadece birkaç dakika sürmesi gerekir. EMZiKLE UYUMASIN Bebeğinizi mümkün olduğu kadar sakin ve sessiz tutmaya çalışın. Gece yarısı çocuğunuzu beslemek veya altını değiştirmek gerektiğinde onu çok fazla uyarmayın çok fazla uyandırmayın. Çocuğunuzun gündüz çok uzun süre uyumasına izin vermeyin, gün içinde çok uyuyacak olursa gece uyanık olma ihtimali daha fazla olacaktır. Bebeğinizi emzikle yatağa koymaktan kaçının. Emzikle uyumaya alışan bebekler de kendi başlarına emziksiz uyumayı öğrenemezler. Emzikler bebeğin emme ihtiyacını gidermek içindir. Uyku için değil. Bebeğiniz emzikle uykuya dalıyorsa yatağa koymadan önce emziği yavaşça çıkarın. KENDi BAŞINA UYUMALI Bebeğinizin uykusunun geldiğine dair ilk belirtide yatağına yatırın. Bebeğinizin kendi başına uykuya dalmayı öğrenmesi gereklidir. Bebeğiniz uyuyana kadar onu kucaklamak veya sallamak gece yarısı uyandığında da aynı şeyleri yapmanızı gerektirir. Bu da çocuğunuzun uyumayı kendi başına yapabilmesini engeller.
BUGÜN GAZETESİ

Zehirlenen öğrenci sayısı 178'e yükseldi...

17 Ekim 2009 Cumartesi Zehirlenen öğrenci sayısı 178'e yükseldi... Osmaniye merkez ve Hasanbeyli ilçesinde yedikleri yemekten dolayı zehirlenen öğrencilerin sayısının 178'e ulaştı... Dün öğlen saatlerinde Hasanbeyli ilçesi Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu öğrencisi 20 çocuğun mide bulantısı, kusma, ishal, ateş, karın ağrısı ve baş dönmesi şikâyetiyle devlet hastanesine başvurmasının ardından, gece geç saatlere kadar 178 öğrenci daha hastaneye kaldırıldı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Osmaniye'deki Dede Korkut, Vali İsmail Fırat, 80'nci Yıl, merkeze bağlı Tehçi, Dervişiye köy okulları ile Hasanbeyli ilçesinde taşımalı eğitim gören Çulhalı, Yanıkkışla, Karayiğit, Sarayova, Çolaklı, Kalecik köylerinden yaklaşık 178 öğrenci aynı şikâyetlerle hastanelere başvurdu. İl Sağlık Müdürü Doktor Mehmet Cingöz, hastaların tedavileri için yeterli kapasiteye sahip olduklarını ve öğrencilerin hayati tehlikelerinin olmadığını söyledi. Osmaniye İl Milli Eğitim Müdürü Ali Said Çalışkan ve ilgili okul müdürleri de Devlet Hastanesi'ne gelerek hasta öğrencilerin sağlık durumları hakkında bilgi aldı. Okullarda öğrencilere, öğle yemeği olarak verilen gıdaların birer örneklerinin ve okullardaki suların incelemeye alındığı bildirildi.
BUGÜN GAZETESİ

Anne-baba olmaya psikolojik olarak hazırlanın !

17 Ekim 2009 Cumartesi
Anne-baba olmaya psikolojik olarak hazırlanın ! Araştırmalar, birçok anne-babanın sırf 'olması gerektiği' için çocuk sahibi olduklarını gösteriyor... Uzmanlara göre anne-baba olmak çok ciddi hazırlık gerektiren bir durum. Uzmanlar, "Anne-baba rolü çok fazla sorumluluk isteyen, geri dönüşü olmayan, bir çok bilgi ve beceri edinmeyi ve sosyal anlamda bir çok fedakarlıklar yapmayı gerektiren bir roldür." uyarısında bulunuyor. Anne-baba adayının öncelikle evliliklerinin sağlıklı bir şekilde yürüyor olduğundan emin olmalarının önemine vurgu yapan Uzman Pedagog Belgin Temur, sanıldığının aksine kötü giden evliliklerin çocuk sahibi olunduğunda iyileşmediğini ve bebeğin evliliğin can simidi olmadığını kaydetti. Temur, "Aksine her zaman çocuk, evlilik ilişkisi içine yeni bir yük getirir. Bu yükü kolaylıkla taşıyabilmenin en önemli koşulu ise eşlerin iyi, sağlıklı, keyifli, doyurucu bir ilişki yaşıyor olmalarıdır. Çocukla birlikte tüm yaşam düzeninin değişeceği, sosyal yaşama ve iş yaşamına dair önemli değişikliklerin yaşanacağı düşünülürse bu konuda da hazır olmanın önemi görülebilir. Yeni doğan bebeğin gelişimi ilk bir yılda çok hızlı olmaktadır. Bu dönemin en önemli karakteristiği bebeğin yetişkinin yardımı olmadan yaşamını sürdürememesidir. Yapılan birçok araştırma bebeklik döneminde sevgiden yoksun bırakılan bebeklerin çok iyi bakılsalar bile duygusal bazı problemler yaşama olasılıklarının arttığını göstermektedir. Hatta bazı durumlarda yine iyi bakılan çocukların sırf sevgiden yoksun bırakıldıkları için fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin bile yeterli olmadığı gözlenmiştir. İlk yılda bebeğin uyku, beslenme ve temizlik ihtiyacının düzenli ve yeterli karşılanması da önemlidir. Bebeğin ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli karşılanması bebeğin dış dünyaya ve anneye olan güveninin temelini oluşturur. Bu yolla hem dış dünya ile ilişki kurmayı ve güven duymayı öğrenir hem de kendisine bakan, seven ve ihtiyaçlarını karşılayan bireye bağlılık geliştirir." dedi.
BUGÜN GAZETESİ

Türk altızlar bir yaşını doldurdu

Türk altızlar bir yaşını doldurdu ALMANYA’nın başkenti Berlin’de doğan Türk altızlar 1 yaşına girdi. Bild gazetesindeki haberde, Türk baba Hikmet ve Polonyalı anne Roksana’nın, 4’ü kız olan altızlarının 1. doğum gününde ailenin evinin süslendiği, çocukların her biri için pasta hazırlandığı ve her birine, oyuncak araba hediye edileceği belirtildi. 17/10/2009 11:30
YENİÇAĞ GAZETESİ

Bir kadın 2 çocuğunu ve kendini boğarak öldürdü!

Bir kadın 2 çocuğunu ve kendini boğarak öldürdü! Ailenin yakınları, olay yerine gelerek gözyaşlarına boğuldu.Eskişehir’de bir annenin çocuklarıyla birlikte Porsuk Çayı’na atlamasından sonra Adana’da da benzer bir olay yaşandı. Adana’da, bir anne ve iki çocuğu ölü bulundu. Adana Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez, dün akşam saatlerinde, merkez Seyhan ilçesi Sarıhamzalı Mahallesi, 47028 Sokak’taki bir evde, anne ve iki çocuğunun ölü bulunması üzerine olay yerine gelerek ekiplerden bilgi aldı ve açıklamalarda bulundu. Anne Songül Toramantekin’in 35 yaşlarında, çocukları Sümeyye’nin 4, Yasir’in ise 6 yaşlarında olduğunu belirten Kesmez, “Her üçü de boğulma sonucu ölmüş. Görümcesi görüyor ve haber veriyor. Kapı kilitli olduğu için pencereden bir çocuk içeri girip kapıyı açıyor” dedi.İntihar notu bıraktıKesmez, anne ve çocuklarının cesetlerinin aynı odada olduğunu, kapının kilitli olduğunu ve anahtarın içeride kilitin üzerinde olduğunu, bir de intihar notunun bulunduğunu, genç kadının bu notta, ölümlerinden hiç kimsenin sorumlu olmadığını yazdığını belirtti. Mehmet Salih Kesmez, “Anne önce iki çocuğunu boğmuş gözüküyor, daha sora kendini boğmuş. Çünkü, boynunda eşarp var. Anne, yerde uzanarak boynuna eşarp bağlayıp kendini boğmuş olabilir” dedi. 17/10/2009 09:50
YENİÇAĞ GAZETESİ

ABD'yi hoplatan balon!

ABD'yi hoplatan balon! Gökyüzündeki balonda çocuk bulunduğu haberi polisi alarma geçirdi. TV’ler canlı yayına girdi. 2 saat sonra çocuk, evinde bulunduTV kanallarında canlı yayınlanan balon macerası bittiğinde ailesi mutluluktan uçarken minik çocuk muzipçe etrafındakilere bakıyordu. 2 saat havada kaldıÖNCEKİ gece Colorado’da meydana gelen olay, ABD’lileri saatlerce ekranlara bağladı. Babasına ait balonla havalandığı bildirilen 6 yaşındaki çocuk için alarma geçen polis, balonu takibe aldı. 2 saat uçan balon gaz sızdırınca 80 km ötede indi.Ve müjdeli haberPOLİS ve TV kameraları balonun yanına gittiklerinde büyük şok yaşadılar. Çünkü çocuk ortalarda yoktu. Balonun tüm güzergahı da arandı ancak çocuk yine bulunamadı. Ve nihayet rahatlatıcı haber geldi. Çocuk balonda değildi ve evinin çatısında saklanırken bulundu.
YENİÇAĞ GAZETESİ

Çoluk-çocuk işi çok ciddi iştir!

Çoluk-çocuk işi çok ciddi iştir! Diyarbakır'da “Asayiş ve Çocuk Suçluluğu ile Mücadelede Önleyici Tedbirler” çalıştayında konuşan TBMM Çocuk Hakları İzleme Komisyonu Üyesi ve AK Parti milletvekili Halide İncekara, çocukların ıslahevinde yanağının okşanmasının anlamı olmadığını, suça bulaşmadan eğitilmelerinin gerektiğini belirtirken, çoluk-çocuk işinin çok ciddi iş olduğuna dikkat çekti ve “Türkiye'yi bir çocuk olarak düşündüğümüzde İzmir ve Hakkari ülkenin imkanlarını aynı ölçüde alamıyor” dedi. Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ise “Suçlu çocuk yok, suça itilmiş çocuk var” diye konuştuDiyarbakır'da düzenlenen “Asayiş ve Çocuk Suçluluğu ile Mücadelede Önleyici Tedbirler ve Çok Fonksiyonlu İşbirliği Çalıştayı” başladı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nce düzenlenen “Asayiş ve Çocuk Suçluluğu ile Mücadelede Önleyici Tedbirler ve Çok Fonksiyonlu İşbirliği” çalıştayına TBMM Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi ve AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara, yaptığı konuşmada, daha önce de Diyarbakır'a Meclis komisyonu üyesi olarak geldiğini ve Dicle Üniversitesi ile yaptıkları temasta bu konuda çalışmanın olmadığını öğrendiklerini söyledi. Üniversitelerin mutlaka bu konuda çalışmalar yapması gerektiğini ifade eden İncekara, şöyle konuştu: “Ülkelerin gelir dağılımı ve yatırımlara bakıldığında her tarafın aynı şekilde bundan yararlanamadığını görüyorsunuz. Türkiye'yi bir çocuk olarak düşündüğünüzde İzmir ve Hakkari ülkenin imkanlarını aynı ölçüde alamıyor. Çocuğumuz doğduğunda boyunu, kilosunu ölçtürüp tartışıyoruz, bakıyoruz ve sorun varsa hemen tedavi etmeye çalışıyoruz. Fakat, sevginizi ve ekmeğinizi paylaşamadığınız çocuk sakat doğuyor, ruh sağlıkları iyi olmuyor. Ülkede aile başına düşen milli gelire baktığınızda çok büyük bir fark yok, ama kişi başına düşen milli gelire baktığınızda bölgede bu oran düşüyor, çünkü çok çocuk var. Çocuk sayısı artınca annenin uykularını kaçırıyor. Eğitimin az alınmasına sebep oluyor.”“ÇOCUKLAR SUÇA BULAŞMADAN EĞİTİLMELİ”İncekara, bölgelere yaptıkları cezaevi ziyaretleri sırasında çocukların, kendilerine “niçin bizi cezaevinde hatırlıyorsunuz” diye sorduğunu ve bundan “çok utandığını” söyledi. Çocukların, suça bulaşmadan mutlaka eğitilmesi ve sahip çıkılması gerektiğine dikkati çeken İncekara, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocukların suça bulaşmadan önleminin alınması lazım, suçu işledikten sonra ıslahevinde yanaklarını okşamanın anlamı yok. ‘Çoluk çocuk işi' diyorlar... Ülkemizin nüfusunun yarısı kadın, yarısı genç. 25 yaşın altında yaklaşık 30 milyon kişiden söz ediyoruz. Üretilenden, vergiden, sağlık, eğitim ve benzeri şeyler için en fazla payı isteyen bir gruptan söz ediyoruz. Bu nüfusun ailesine de, vergiye de kattığı bir şey yok. Onun için çoluk çocuk işi, çok ciddi iştir. Bu nüfus birkaç AB ülkesinin nüfusu kadardır. Bu konuya çok önem verilmelidir.” Diyarbakır Vali Vekili Memduh Tura, günümüzde organize suç şebekeleri ve terör örgütlerinin çabaları sonucunda aralarında terör suçlarının da yer aldığı tüm suçların artık çocuklar tarafından işlendiğinin görüldüğünü kaydetti. Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç da, çocukların suça itilmesinin çok önemli sebepleri olduğuna değinerek, şöyle konuştu: “Bunlar aile, okul, öğretmenlerin tutumu, çevre, arkadaşlar ve medyadaki bazı programlardır. Çocuk, ailesinin yapısına göre şekil alır. Çocuğa iyi bir kişilik verilmemiş, çocuk sosyal ve kültürel olarak aç bırakılmış ise, suça itilmesi çok kolay. Çocuk ve suçun yan yana gelmesi doğru değil. Ailedeki baskılar, öğretmenlerin okuldaki bazı baskıcı tutumları, çevre ve kötü arkadaşlıkların yanı sıra medyada duyulara hitap eden rol modeller çocukları kötü etkilemektedir. Suçlu çocuk yok, suça itilmiş çocuk vardır. Üniversite olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız.” Çocukların hem ailelerin, hem de ulusların geleceği olduğunu vurgulayan Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam ise “Onun için mutlaka eğitim lazım. Suçlu çocuk yoktur, suça itilen çocuk vardır olarak bakmak gerekir” dedi. İki gün sürecek olan çalıştay daha sonra basına kapalı olarak devam etti.
2009-10-16 10:46:24
HABERVAKTİM.COM

El yıkamak hayat kurtarıyor

El yıkamak hayat kurtarıyor El yıkama alışkanlığının kişi ve toplum sağlığı için çok önemli olduğuna dikkat çeken enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Fatma Apaydın, başta grip olmak üzere ishal, Hepatit A gibi birçok bulaşıcı hastalığın yayılmasında doğru yıkanmayan ellerin büyük rolü olduğunu söyledi. 15 Ekim 2009 Perşembe Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNİCEF) tarafından 2008 yılında 15 Ekim tarihinin “Dünya El Yıkama Günü” olarak ilan edildiğini kaydeden Apaydın, UNICEF uzmanlarına göre sadece el yıkamakla her yıl 1 milyon çocuğun hayatının kurtulabileceğini ifade etti. El yıkamaktaki amacın ellerin üzerinde bulunan mikropları uzaklaştırmak olduğunu hatırlatan Dr. Apaydın, “Sık yıkanmayan eller bakterilere açık bir hale geliyor. Sağlıklı bir ömür için yemeklerden önce ve sonra, eşyalara dokunduktan sonra, tuvaletten sonra, uykudan önce ve kalktıktan sonra eller mutlaka su ve sabunla iyice yıkanmalı, durulanıp kurulanmalı” dedi. El yıkama alışkanlığının ancak küçük yaşlarda kazandırabileceğine işaret eden Apaydın, evde ailelerin çocuklarına sık sık ellerini yıkama telkininde bulunması gerektiğini dile getirdi. Çocukların en yakın çevrelerini örnek aldığının altını çizen Dr. Fatma Apaydın, ailelerden çocuklarına iyi örnek olmalarını istedi. Apaydın, başta grip olmak üzere ishal, Hepatit A gibi birçok bulaşıcı hastalığın yayılmasında doğru yıkanmayan ellerin büyük rolü olduğunu söyledi. ANAYURT GAZETESİ

Kırkağaç’ta ishal salgını...

Kırkağaç’ta ishal salgını... Manisa’nın Kırkağaç ilçesinde 45 çocuk ishal ve mide bulantısı şikayetiyle hastaneye getirildi. 16 Ekim 2009 Cuma MANİSA- Hastaların ani bir şekilde artması üzerine Hastane Başhekim Vekili Op. Dr. Gökhan Kaynak tüm hastane personelini göreve çağırdı. Kırkağaç Kaymakamı Ali Sırmalı ve Kırkağaç Belediye Başkanı Y.İsmail Gedüz de hastaneye gelerek gelişmeler hakkında bilgi aldı. Kaymakam Sırmalı yaptığı açıklamada, ilçede yaşanan ishal ve kusma şikayetlerinin içme suyundan kaynaklanmadığını belirterek “bu tür şikayetlerin ilçemiz hastanesine günde 15-20 kişinin müracaat ettiği istatistik bilgilerden tespit edilmiştir, şu an herhangi bir tehlikeli durum söz konusu değildir” dedi. Hastaları ziyaret eden Belediye Başkanı İsmail Gedüz ise belediye olarak her gün içme sularını kontrol ettiklerini belirterek şöyle konuştu: “Bu akşam olay bana bildirildiğinde yeniden su analizi yaptırdım tespit ettiğimiz klor oranı en uç noktada 0,4 olarak belirlendi. Ayrıca, hastaneye müracaat edenlerin bir kısmı belde ve köylerden ilçemizde de değişik mahallelerden geldiği belirlendi bu şikayetlerin içme suyundan kaynaklandığını düşünmüyoruz.” 19 Temmuz 2008 tarihinde bin 798 kişi ishal şikayetiyle Kırkağaç Devlet Hastanesi’ne müracaat etmişti. 2008 yılında yaşanan ishal vakasının belediye tarafından su isale hattında yapılan çalışmadan kaynaklandığı belirlenmişti.
ANAYURT GAZETESİ

Roman çocuklar eğitilecek

Roman çocuklar eğitilecek İzmir Örnekköy İlköğretim Okulu yöneticileri, okullarında eğitim gören Roman öğrencilerin sorunlarının çözümü için Avrupa Birliği projesi hazırladı. 16 Ekim 2009 Cuma İZMİR-İzmir Örnekköy İlköğretim Okulu yöneticileri, okullarında eğitim gören Roman öğrencilerin sorunlarının çözümü için Avrupa Birliği (AB) projesi hazırladı. AB’nin Mesleki Teknik Eğitim Merkezi tarafından kabul gören ve bu yılki kataloğunda yayımlanan ‘’Roman ve Göçmen Öğrencilerin Eğitime Entegrasyonu’’ adlı proje için Avrupa’dan 8 kişilik heyet İzmir’e gelerek incelemelerde bulundu. Okul Müdürü Eftal Ahmet Günkaya, yaptığı açıklamada, Örnekköy semtinin çok sayıda Roman vatandaşının yaşadıkları bir bölge olduğunu, bu nüfusun özellikle okul çevresindeki alanda yoğunlaştığını söyledi. Günkaya, Roman ailelerinin önemli bir kısmına yakınının çocuklarını okula göndermediğini, bu topluluk arasında okur yazar olma oranının çok düşük olduğunu belirtti. Günkaya, “Okulumuzun öğrenci mevcudunun yüzde 60’ını Roman çocukları oluşturuyor. Bu çocukların ailelerinin belirli ve sabit işleri yok. Sürekli ve güvenceli bir iş sahibi olamayan aileler, daha çok günlük ve mevsimlik işleri tercih ediyor. Dolayısıyla ekonomik durumları hiçbir dönemde iyi olmuyor. Bu işlerde çocuklarını da çalıştırdıkları için öğrencilerin eğitime entegrasyonları olumsuz etkileniyor. Müdür yardımcıları ve öğretmenlerimizle tespit ettiğimiz bu sorun ve sıkıntılara çözüm getirme noktasında fikirler geliştirmeye başladık. Yaptığımız toplantılarda sorunu gündeme getirme, çözümler bulma konusunda destek sağlamak amacıyla AB’ye proje hazırlamayı düşündük.’’ Okul Müdürü Günkaya, hazırladıkları projeyi, yaşadıkları ülkelerde dezavantajlı konumdaki öğrencilerin eğitime entegre edilmesi, sorunlarının çözülmesi, dezavantajlı öğrencilerin diğerleriyle eşit koşul ve fırsatlarda eğitim ve öğrenim görmelerini amaçlayan ‘’Dezavantajlı Topluluklara Eşit Fırsatlar’’ ana teması çerçevesinde geliştirilen projeleri değerlendiren AB Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi’ne sunduklarını ifade etti.
ANAYURT GAZETESİ

Kayıp çocuklar Meclis gündemine geliyor

Kayıp çocuklar Meclis gündemine geliyor Kayseri'de, Ramazan Bayramı'nda şeker toplamak için evden ayrılan 3 çocuktan halen haber alınamadı. Başbakanlık verilerine göre, 2008'de 528 çocuk, bu yılın ilk 5 aylık bölümünde ise 645 çocuk kayboldu. CHP Bursa Milletvekili Kemal Demirel, kayıp çocuk konusunun araştırılması için partisinin 24 milletvekilinin de imzasını alarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne araştırma önergesi verdi. Önergenin önümüzdeki hafta meclis gündemine gelmesi bekleniyor. CHP Milletvekili Kemal Demirel, partisinin Bursa il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, araştırma önergesiyle ilgili bilgi verdi. Türkkiye'de 0-18 yaş nüfusunun 27 milyon dolayında oldğunu belirten Demirel, 7 milyon olan 5 yaş altı nüfusun yüzde 36'sının yoksul olduğunu kaydetti. Türkiye'de halen organları için, seks kölesi olması için, uyuşturucu dağıtıcısı, hırsızlık gibi sebeplerle çocuk kaçırma olaylarının sık yaşandığını vurgulayan Demirel, "Ülkemizde geçen yıl 528 çocuk, bu senenin ilk 5 aylık bölümünde ise 645 çocuk kayboldu. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı tarafından hazırlanan 2007 Kayıp Çocuklar Raporu'na göre 2007 yılında 7 bin 183 çocuk kaybolurken bunların 6 bin 350'si bulundu. Geri kalan 833 çocuktan ise haber alınamadı. Emniyet rakamlarına göre haber alınamayanların sayısı aynı dönemde 1446 olarak açıklanmıştır. Son 5 yıl içerisinde sosyal alanda yapılan harcamalarda sürekli düşme eğilimi olmaktadır. Gerek okul öncesi, gerekse de okul çocukları eğitim dışında kalan zamanlarını korumasız ortamlarda oyun oynayarak ve bilgili ve bilinçli kişiler yerine birbirleriyle kulaktan dolma şeyler öğrenmeye çalışmaktadır. Ülkemizde okul öncesi ve okul çağı çocuklarının boş zamanlarını güvenli ve eğitimli kişilerle geçirebileceği yerler az bulunmakta ya da bulunmamaktadır." dedi. Araştırma önergesinde 10 soruya yer veren CHP Bursa Milletvekili Kemal Demirel, son 10 yıllık dönemde kaybolan ya da kaçırılıdğı iddia edilen çocuk sayısının ne kadar olduğunu da sordu. Demirel'in araştırma önergesinde yer alan bazı sorular şöyle: "Başta aileler, devletin ilgili birimleri, eğitim kurumları ve sivil toplum örgütleri; çocuklara sahip çıkma noktasında işbirliği içinde olmalıdır. Bu konunun bir devlet politikası olarak koordineli bir şekilde yürütülememesinin sebebi nedir? Çocuk kaçırma olaylarıyla ilgili olarak devletimizin hangi bakanlıkları ne tür çalışmalar yapmıştır. Ülke politikası olarak bu konuda acilen neler yapılmalıdır?" (CİHAN)
HABERVAKTİM.COM

Üniversitelere “AB” açılımı

Üniversitelere “AB” açılımı Yükseköğretim Kurulu, üniversitelerdeki bölümlerin taşıması gereken standartları belirleyecek. Bu amaçla üniversitelerden seçilecek uzmanlardan oluşacak komisyonlar kurulacak. 17 Ekim 2009 Cumartesi ANKARA- YÖK Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Atilla Eriş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa Birliğine (AB) uyum çerçevesinde lisans ve lisansüstü eğitim alanında ‘’Ulusal Yeterlilikler Çerçevesi’’ hazırlandığını belirtti. Eriş, tüm yükseköğretim programları için geçerli olacak genel kavramsal çerçevede, her bir eğitim kademesinden mezun olanların bilgilerinin, becerilerinin, kişisel ve mesleki yetkinliklerinin neler olması gerektiğinin yer aldığını anlattı. Bu aşamadan sonra sıranın ‘’alan’’ bazında yeterlilik belirlemeye geldiğini ifade eden Eriş, her bir bölümün taşıması gereken yeterliliklerin tek tek saptanacağını bildirdi. Eriş, bu çerçevede, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü başkanlığında ‘’Sanatta Yeterlilikler Komisyonu’’ ve YÖK Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay başkanlığında ‘’Mesleki Yeterlilikler Komisyonu’’ oluşturulduğunu kaydetti. Eriş, bu komisyonların dışında üniversitelerdeki her bir bölüm için ayrı ayrı komisyon oluşturulacağını bildirdi. Üniversitelerde 100’ün üzerinde bölüm bulunduğunu ifade eden Eriş, ‘’İnşaat mühendisliği bölümünden veterinerliğe, ziraat mühendisliğinden eğitime kadar her bölüm için alanında başarılı isimlerden, uzmanlardan oluşacak komisyonlar kurulacak ve bu komisyonlar bölümlerin yeterliliğini belirleyecek’’ dedi. Üniversitelerin bu konudaki görüşlerine önem verdiklerini belirten Eriş, bu konuda rektörlerle de toplantı yapacaklarını kaydetti.Bölümlerin, belirlenen yeterliliklerini taşıyıp taşımadığını denetlemenin de önemli olduğunu dile getiren Eriş, denetlemenin akreditasyon kuruluşu tarafından yapılacağını anlattı. Halen Yükseköğretim Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Komisyonu (YÖDEK) bulunduğunu belirten Eriş, bu kuruluşun ‘’bağımsız’’ olmasını istediklerini ifade etti. Bu konuda ya yeni bir akreditasyon kuruluşu oluşturulması ya da YÖDEK’in bağımsız bir kuruluş haline getirilmesi yönünde görüşler bulunduğunu anlatan Eriş, buna karar vermek üzere YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ve Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Ali Doğramacı’nın da katılacağı bir toplantı yapacaklarını bildirdi
ANAYURT GAZETESİ

7 yaşındaki minik kalbi ders heyecanına dayanamadı

7 yaşındaki minik kalbi ders heyecanına dayanamadı Esenler Fatih İlköğretim Okulu'nda ders esnasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden 2.sınıf öğrencisi Betül Erdem'in (7) cenazesi memleketi Mardin'de toprağa verilecek. function deliverActiveX(content){document.write(content);}var activex = ""; deliverActiveX(activex); Dün meydana gelen olayda, 2. sınıf öğrencisi Betül Erdem, matematik dersinde 2'şer 2'şer saymak için tahtaya kalktı. Heyecanlı bir şekilde sayıları saymaya başlayan Betül birden yere düştü. Baygınlık geçiren Betül'ü öğretmeninin haber verdiği okul müdürü kucağına alarak arabaya bindirdi. Küçük Betül, okulun yakınındaki Esenler Fatih Sağlık Ocağı'na götürdü. Ancak doktorlar, kalp krizi geçirdiği belirtilen küçük Betül'ün hayatını kaybettiğini açıkladı. Betül'ün cenazesi otopsi yapılamak üzere gece Adli Tıp Kurumu'na getirildi. Otopsi işleminin ardından Betül'ün cenazesi ailesine teslim edildi. Esenler Belediyesi'ne ait ambulansla Adli Tıp Kurumu'ndan alınan Betül'ün cenazesi yıkama işlemi için Kozlu Mezarlığı gasilhanesine getirildi. Küçük Betül'ün cenazesinin toprağa verilmek üzere Mardin'in Gülveren Köyü'ne götürüleceği belirtildi. Bu arada Betül Erdem'in yakınları, kızlarının ölümü ile ilgili konuşacak bir şeyin olmadığını belirterek, gazetecilere açıklama yapmaktan kaçındı. Betül Erdem'in daha önce herhangi bir rahatsızlığının olmadığı öğrenildi. (CİHAN) 17 Ekim 2009, Cumartesi ZAMAN GAZETESİ

3 yaşındaki çocuğun alkollü baba dramı

3 yaşındaki çocuğun alkollü baba dramı Ankara'nın Keçiören ilçesinde, yanında 3 yaşlarındaki oğlu olduğu halde otomobilinde alkolden sızıp kalan şahıs, görenleri şaşkına çevirdi. Yaklaşık 3 saat boyunca aracın içinde sızan babasının uyanmasını bekleyen ve üzerinde sadece atlet bulunan küçük çocuk, penceresi açık araçtan temizlik işçilerinin olayı polise bildirmesiyle kurtuldu. Olay yerine gelen polis, olup bitenlerden haberi olmayan şahsı güçlükle uyandırdı. Polis, alkollü şahsı ve oğlunu, kendi araçlarıyla evlerine kadar bıraktı Başkent'te, 'bu kadarı da olmaz' dedirtecek bir olay yaşandı. Keçiören Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nde görevli iki işçi, gecenin ilerleyen saatlerinde, Fatih Caddesi Keçiören Müftülüğü önünde, yol kenarında park halinde fakat çalışır vaziyetteki aracın içinde kendinden geçmiş bir kişi ile yanında kıvrılmış bir şekilde uyuyan ve üzerinde sadece atlet bulunan 3 yaşlarında bir erkek çocuk gördü. Şahsı uyandırmak için ellerinden geleni yapan işçiler, sonuç alamadı. Çocuğun üşümekten iki büklüm olmuş bir şekilde babasının yanında yattığını gören işçiler, durumu polise haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri güçlükle uyandırdıkları şahsın alkollü olduğunu tespit etti. Alkollü şahıs, çevresindeki gelişmelerden korkan ve üşüyen oğlunu, sarılarak teselli etmeye çalıştı. Vatandaşın aküsü biten aracı, polis ekipleri ve çevredeki vatandaşlar tarafından güçlükle itilerek çalıştırılabildi. Aracı kullanan polis, alkollü babayı ve çocuğu alarak evlerine kadar götürdü. Olayı polise haber veren işçilerden Adem Tunçbilek, aracın, iki-üç saattir yol kenarında park halinde çalışır vaziyette olduğunu söyledi. Aracı kontrol ettiklerinde biri çocuk 2 kişi gördüklerini ve hemen polise haber verdiklerini belirten Tunçbilek, "Baba sızmış. Uyandırmaya çalıştık uyanmadı. Aracın penceresi açık. Üzerinde sadece atlet olan çocuk, büzülmüş aracın içinde yatıyor. Aklımıza kendi çocuğumuz geldi. İnsaniyet namına yardım edelim istedik" dedi. Diğer işçi ise, bu saatte evinde yatması gereken çocuğun bu haline çok üzüldüklerini söyledi. (CİHAN) 17 Ekim 2009, Cumartesi
ZAMAN GAZETESİ

Japon anne çocuklarına kavuştu

AKŞAM GUNCEL 17 EKİM 2009, CUMARTESİ Japon anne çocuklarına kavuştu GAZİANTEPLİ eşinin, mahkeme kararına karşın çocuklarını vermemesi üzerine Japon anne, savcılığa başvurdu. Gece yarısı düzenlenen operasyonla 2.5 ve 4 yaşındaki çocuklar evden alındı. 6 yıl önce Akhime Saman ile evlenen Gazi Saman, geçen yıl çocukları Ayşe (4) ve Hanifi'yi (2,5) Gaziantep'teki baba ocağına bırakmıştı. Anne çocukları almak istedi, baba izin vermedi. Akhime Saman'ın başvurusu üzerine mahkeme çocukların anneye verilmesini istedi. Türkiye'ye gelen Akhime Saman, çocuklar teslim edilmeyip, evin kapısı açılmayınca soluğu savcılıkta aldı. İtfaiye ve polis operasyon başlattı. İtfaiye 4. kattaki eve balkondan girmeye çalıştı, Gazi Saman'ın bir yakını kendisini aşağı atacağı tehdidinde bulundu. Olayın ardından kapının açılmasıyla eve giren polis, çocukları dışarı çıkarttı. Güney YILMAZ / GAZİANTEP AKŞAM GAZETESİ

Maliyeci baba cinneti!

AKŞAM GUNCEL 17 EKİM 2009, CUMARTESİ Maliyeci baba cinneti! Maliye memuru baba, 2 çocuğunu yemeklerine zehir katarak öldürdü, ardından eşini yastıkla boğup intihar etti Sİİrt'İn Kurtalan İlçesi'nde aile katliamı. İkiz çocukları ve eşini öldüren baba intihar ederek kendi yaşamına da son verdi. Kurtalan Mal Müdürlüğü'nde çalışan Ahmet Türkaslan'dan (38) iki günden beri haber alamayan iş arkadaşları Yenidoğan Mahallesi'ndeki evine geldi. Kapının açılmaması üzerine kırıp içeriye giren arkadaşları, Ahmet Türkarslan ile eşi Handan (34) ve 3.5 yaşındaki ikizleri Saadetin Mert ile Erdem Türkaslan'ın cesediyle karşılaştı. KAZADA ÖLÜMDEN DÖNMÜŞAhmet Türkaslan'ın eşi ve çocuklarını boğduktan sonra kendisini iple tavana asarak intihar ettiğini belirledi. Türkaslan'ın ikizlerinin yemeğine zehir kattığı da iddialar arasında. Ailenin kesin ölüm nedeni otopsi sonucunun ardından belli olacak. Ahmet Türkaslan'ın (38), yaklaşık 20 gün önce Siirt kara yolunda kendi otomobili ile trafik kazası geçirerek hafif yaralandığı ve raporlu olduğu belirlendi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Kör karanlıkta paydos zili

AKŞAM GUNCEL 17 EKİM 2009, CUMARTESİ Kör karanlıkta paydos zili Hemen her şeyde olduğu gibi okul tadilatlarının da 4 aylık yaz tatili yerine eğitime başlandığında start alması öğrencileri yaktı. İstanbul'da okulları inşaat halindeki öğrenciler başka okullara misafir oldu. Ancak, dersler 22.00'ye kadar uzayınca çocuklar kör karanlıkta okuldan ayrılıyor. Üstelik polis korumasında Depreme karşı güçlendirme çalışmalarına zamanında başlanamamasının mağduru yine öğrenciler oldu. Milli Eğitim Bakanlığı, Dünya Bankası'ndan alınan 300 milyon euroluk kaynakla İstanbul'da 85 okul güçlendirilmesini, 33 okulun ise yeniden yapılmasını kararlaştırdı. Ancak neredeyse 4 ay süren uzun yaz tatili boyunca tek çivi çakılmazken okulların açılmasına kısa bir süre kala tadilatlara start verildi. Elbette çalışmalar yeni eğitim öğretim yılına yetişmedi. Okulların açıldığı gün binalar şantiyeye dönmüştü. Ortaöğretim okulların öğrencileri çözüm bulundu. Çevre okullarda misafir öğrenci olmaları. Ancak tek koşul vardı: Misafir öğrenci konuk olduğu okulun ders bitiminde sonra sınıfa girecekti.Saat 15.00'ten sonra ders başı yapan öğrenciler çıkışı da elbette gece yarısına kaldı. Saat 22.00'de paydos eden öğrencilerden bazılarının eve ulaşması gece yarısını buldu. Özellikle bazı bölgelerde güvenlik sıkıntısı da yaratan duruma polis el attı. Bu okulların önünde resmi polis aracı öğrenciler ayrılana kadar nöbet tutuyor. Bazı ekipler ise öğrenciler geçiş güzergahında tedbir alıyor.GECE YARISI EVE DÖNÜŞBeykoz Hayrettin Paşa Denizcilik Meslek Lisesi öğrencileri de misafir öğrenci olarak Beykoz Anadolu Teknik, Anadolu Meslek ve Endüstri Meslek Lisesi'nde eğitim görüyor. Çocukların saat 22.00'de paydos etmesi velileri endişelendiriyor. Velilerden Nermin Çuhadar ise Maltepe'de oturduğunu belirterek, 'Çocuğum Beykoz'dan çıkıp Maltepe'ye geliyor. Dönüşü bazen 24.00'ü buluyor. Oğlumun psikolojisi bozuldu. Burası Anadolu Meslek Lisesi olduğu için çok farklı semtlerden ve bölgelerden gelen çocuk var. Levent'ten Kaynarca'ya kadar. Oğlum saat 18.00 olduğunda eve nasıl döneceğini düşünmeye başlıyor' dedi. CHP'li Çetin Sosyal da konuyu Meclis gündemine taşıdı. VALİLİK VE MİLLİ EĞİTİM TOPU BİRBİRİNE ATTIİstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ise 'Okullarda yapılan tadilat ve servis işleri Valilik İl Özel İdaresi tarafından yapılıyor. Biz buna karışamıyoruz' açıklamasını yaptı. İstanbul İl Özel İdaresi de yaptığı açıklamada, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nün tadilat yapılacak okulların listesini geç verdiğini belirterek, 'Biz zamanında ihale yaptık. Okullardaki tadilat bu yılın sonuna kadar bitirilecek. Bizimle ilgili olarak herhangi bir sorun gözükmüyor' dedi. SANKİ KORKU FİLMİ SETİNDELERVelilerden Özdemir Başer, duruma isyan ederek şunları söyledi: 'Her gece çocuğumuzun yolunu gözlüyoruz. Okul çok tenha bir yerde. Ormanlık bir alan ve eve gelmek için oradan yarım saat yürüyor. Okulun etrafında da mezarlık bulunuyor. Polis korumasıyla oradan geçip, koruluk içinden eve geliyor. Tadilatın ne zaman bitirileceğine dair bir açıklama yapılmıyor. Çocuklarımız eğitimden soğuyor.' BENİM OKULUM ŞANTİYEKüçükçekmece Sefaköy'deki Kaya Sebati Tunca İlköğretim Okulu öğrencileri de, okullarındaki tadilat nedeniyle 30 yaşındaki servislerle çevredeki okullara taşınıyor. Çocuklarının okumak için çektikleri işkenceye tepki gösteren veliler,' Hurda araçlarla taşımacılık yapıyorlar. Çocuklarımız aynı zamanda ölümle de burun buruna' diyerek kaymakamlığa yürüdü. Ercan ÖZTÜRK / İSTANBUL