Translate

22 Nisan 2013 Pazartesi

Türkiye çocuk işçiliğinde Afrikalılaşıyor

Türkiye çocuk işçiliğinde Afrikalılaşıyor

Türkiye çocuk işçiliğinde Afrikalılaşıyor

22 Nisan 2013 Pazartesi 16:48
Son Güncelleme: 17:00
Dünya genelinde azalma eğiliminde olan çocuk işçiliği Türkiye’de kriz sürecinde tekrar canlandı. DİSK-AR’ın araştırmasına göre Türkiye çocuk işçiliğinde Afrikalaştı.
ANKARA - Dünya genelinde azalma eğiliminde olan çocuk işçiliği Türkiye’de kriz sürecinde tekrar canlandı. DİSK-AR’ın araştırmasına göre Türkiye çocuk işçiliğinde Afrikalaştı. Krizin yükü ev içi hizmetleri üstlenen çocukların üzerine yıkılırken, toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999’dan bu yana yüzde 41’den yüzde 56’ya çıktı.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), Çocuk İşçiliği 2013 Raporu'nu yayınladı. DİSK-AR'ın, Türkiye İstatistik Kurumu Çocuk İşçiliği İstatistikleri 1994, 1999, 2007, 2012 ve Uluslararası Çalışma Örgütü ILO 2000-2004 ve 2004-2008 eğilim araştırması sonuçlarını ve SGK 2006-2012 İstatistiklerini kullanarak yaptığı hesaplamaya göre, Dünya genelinde azalma eğiliminde olan çocuk işçiliği Türkiye’de kriz sürecinde tekrar canlandı. 14 Mart 2013 tarihinde Adana'da haftalığı 100 TL’ye çalıştığı fabrikada kafası pres makinesine sıkışarak ölen 13 yaşındaki çocuk işçi Ahmet Yıldız’ın anısına ithaf edilen DİSK-AR Çocuk İşçiliği 2013 Raporu’nda, çocuk işçiliğinin özellikle en kötü çalışma biçimlerinin olduğu tarım sektöründe ve ücretsiz aile işçiliğinin yükselmesinin endişe verici olduğu ifade edildi. Dünyadaki genel eğilimin tersine 5-14 yaş grubu çocuklarda çalışma hayatına katılımın arttığının vurgulandığı raporda, Türkiye’nin bu anlamda son derece kötü bir eğilim içine girdiğine dikkat çekildi. Raporda bunun yanında ev içi çalışan çocuk sayısındaki devasa artışa da işaret edildi. Kriz ile birlikte yükselen güvencesizlik zemininde, çocukların ev içi hizmet üretimini (çocuk ve yaşlı bakımı, temizlik, yemek vb.) giderek daha fazla oranda üstlendiğine, çocukların; çocukluk düşlerini yaşayamadan, çocuk olma hakklarını kullanamadan, eğitim hakkından yeterince yararlanamadan, ya serbest piyasanın görünmez eline teslim edildiğine ya da ev içi görünmeyen emeğin bir parçası kılındığına işaret edilen rapordaki bulgular şöyle:

HER BEŞ ÇOCUKTAN BİRİ ÇALIŞIYOR

Dünya genelinde 2008 yılı itibari ile 5-17 yaş arasındaki çocuk sayısı 1 milyar 586 milyon iken çalışan çocuk sayısı (5-17 yaş) 306 milyon düzeyinde belirlendi. Toplamda ise 5-17 yaş arasındaki her 5 çocuktan biri ise istihdamda görünüyor. Çocuk emeğinin en kötü biçimleri için ise istihdam 2008 yılı için 115 milyon olarak gerçekleşti. Dünya geneli için çocukların istihdama katılımında bir azalma söz konusu iken Alt Sahra Afrika’da çocuk işçiliğinde artış gözlemleniyor.

TÜRKİYE’DE DÜŞÜŞ EĞİLİMİ DURDU, YÜKSELİŞ BAŞLADI

Türkiye açısından çocuk işçiliğinde düşüş eğilimi durdu. 1999-2006 yılları arasında istihdam edilen çocuk sayısı 2 milyon 270 binden, 890 bin düzeyine düştü. 2006-2012 yılları ise çocuk işçiliğinde azalma eğiliminin durduğu ve özellikle tarım kesimindeki artış ile birlikte çocuk işçi sayısının tekrar arttığı bir dönem oldu. 2012 yılında çocuk işçi sayısı 893 bine ulaştı.

KRİZİN YÜKÜ ÇOCUKLARIN ÜZERİNE YIKILDI

İstihdam içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı 1999 yılında 4 milyon 447 bin iken, 2006 yılında bu sayı 6 milyon 540 bine ulaştı. 2012 yılı için ise bu rakam yaklaşık 1 milyon kişi artarak 7 milyon 503 bine yükseldi. Böylelikle 5-17 yaş arası toplam çalışan çocukların (istihdama katılan ve ev içinde çalışan) sayısı 8 milyon 397 bine ulaştı. Toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999’dan bu yana yüzde 41’den yüzde 56’ya çıktı.

ARTIŞ ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN EN KÖTÜ BİÇİMLERİNDE

 2006 yılından bu yana çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin en yaygın olduğu ücretsiz aile işçisi çocuk işçilerin, toplam çocuk işçiler içerisindeki oranı yüzde 41’den yüzde 46’ya, sayısı ise 362 binden 413 bine yükseldi. Yine aynı kapsamda değerlendirilen tarım sektöründe çalışan çocukların sayısı da 73 bin kişi artış göstererek 326 binden 399 bine, toplam çocuk işçilere oran ise yüzde 37’den yüzde 45’e ulaştı. Tarımda çalışan çocuklar açısından asıl acı olanı ise tarımdaki istihdam artışının yüzde 66’ının ve ücretsiz aile işçilerindeki artışın yüzde 90’ının 6-14 yaş arası çocuklar olması. Toplamda da çocuk işçiliğinin artmasına neden olan 6-14 yaş çocuk işçilerin sayısındaki artış.

TOPLAMDA DA ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN SAYISI ARTTI

Raporda 4+4+4 sistemi ile ilişkilendirilen okula devam ederken çalışan çocukların sayısı, 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükseldi. Okuyan çocukların 2006 yılında yüzde 2’si ekonomik bir faaliyette çalışırken 2012 yılında bu oran yüzde 3’e ulaştı. Bu çocuklar arasında ev işlerinde çalışanların oranı da yüzde 43’den yüzde 50 seviyesine yükseldi. Okula devam etmeyen çocukların sayısı 2 milyon 314 binden, 1 milyon 297 bine gerilerken, okula gitmeyen çocuklar arasında ekonomik faaliyetlerde çalışanların oranı yüzde 27’den yüzde 35’e yükseldi. Buna karşın ev işlerinde çalışan çocukların sayısı bu kategoride yüzde 44’den yüzde 39’a geriledi.

KAYITLI ÇOCUK İŞÇİ SAYISI KATLADI

Çocuk işçiliğindeki artış SGK istatistiklerine de yansıyor. 2006 yılı SGK İstatistiklerinde zorunlu sigorta kapsamında ücretli olarak çalışan çocukların (14-17 yaş) sayısı 14 bin 161 iken, 2012 yılında 62 bin 925’e yükseldi. Çırakların sayısı ise aynı dönemde 158 binden 322 bine çıktı.

UCUZ İSTİHDAM STRATEJİSİ ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ BESLİYOR

Raporun sonuç bölümünde, "Türkiye’yi Avrupa’nın Çin’i, doğu illerini ise Türkiye’nin Çin’i yapma çabası, çocuk işçiliği açısından, çıraklık, stajyerlik gibi uygulamalar ile kuralsızlık, esneklik ve güvencesizlik ekseninde ağır sonuçlar yaratacak. İş kazalarında Çin ile rekabet eden Türkiye, şimdi de çocuk işçiliğinde Asya tipi bir modeli benimsemiş görünüyor. Ucuz İstihdam Stratejisi ve 4+4+4 sistemi bunun zeminini yaratma gayretinin ifadesidir. Çocuk işçiliği, yoksulluk ve güvencesizlik zemininde yükselen istihdam stratejilerinin yapısal olarak ürettiği bir sonuç olarak görülmelidir. Dolayısıyla çocuk işçiliği ile mücadele bu strateji ile mücadeleden geçmektedir" görüşlerine yer verildi.


http://www.dunya.com/turkiye-cocuk-isciliginde-afrikalilasiyor-189414h-p1.htm

Çocuk pornosunda liberal Fazıl konusunda haşin

Çocuk pornosunda liberal Fazıl konusunda haşin


GÜLAY Göktürk diye “aşırı liberal” bir yazar var. Kendisi...

“Muhafazakâr/Liberal” ittifakının bir temsilcisidir.
Ultra liberaldir.
“İfade özgürlüğü” söz konusu olduğunda kaplan kesilir.
Her alanda “Bırakınız yapsınlar/Bırakınız geçsinler” der.
İşte bu Gülay Göktürk, son günlerde...
Ne iyi oldu da Fazıl Say’a ceza verildi.
Fazıl’ın yaptığı tam bir nefret suçuydu...
Fazıl’a ceza verilmeyecekti de ne yapılacaktı?
Yazıları döşenmekle meşgul...
Eğer Gülay Göktürk, “ifade özgürlüğünün sonuna kadar kullanılması” konusunda ultra liberal tutum takınan biri olmasa...
Üzerinde hiç durmaz, “he” der geçerdim.
Fakat o Gülay Göktürk ki, “ifade özgürlüğü” bağlamında...
“Çocuk pornosu”nu bile savunmuş bir yazardır.
Geçmişte savundu, şimdi de savunuyor.
Daha dün, hem de “Samanyolu Haber” gibi muhafazakâr bir kanalın ekranında “anime çocuk pornosu”nun, ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Gülay Göktürk’ün pozisyonunu biraz daha belirginleştirelim.
Ona göre...
Fazıl Say’ın başkaları tarafından yazılmış birkaç mesajı, takipçileriyle paylaşması, zinhar ifade özgürlüğüne girmez, nefret suçu sayılır ve cezayı gerektirir.
- Anime çocuk pornosu ise ifade özgürlüğüne girer, serbest olmalıdır, çünkü zarar gören kimse yoktur, engellenirse ifade özgürlüğü kısıtlanmış olur.
Görüyorsunuz değil mi?
Çocuk gibi zayıf bir varlığı korumak, sakınmak gibi bir kaygıya zerre kadar sahip olmayan Gülay Göktürk, söz konusu olan “demirden bir iktidara sahip” muhafazakârların rencide edilmesi olunca nasıl da hemen pençesini çıkarıyor.
“Çocuk pornosu” konusunda sonuna kadar kalpsiz olabilen, “Anime olması bir şeyi değiştirmez, sonuçta çocuklar hedef olabilir” gibi bir endişeye asla prim vermeyen, sırf ifade özgürlüğü adına “çocuk pornosu”nun animesine geçit veren Gülay Göktürk, devleti topyekûn arkasına almış muhafazakârların incinmesi konusunda nasıl da rikkatli... Nasıl da sakınmacı, nasıl da ince düşünüyor, nasıl da iyi kalpli...
Merkezinde “çocuğun sakınılması” olan bir tartışmada soğuk ve mesafeli bir ilkesel zeminden hareket eden Gülay Göktürk, merkezinde “muhafazakârların incinmesi” olan bir tartışmada o soğuk ve mesafeli ilkesel zemini nasıl da elinin tersiyle bir kenara itiyor ve demirden yumruğunu nasıl da acımasızca indiriyor Fazıl’ın kafasına...
Duam şudur:
Allah hiçbirimizi ama hiçbirimizi...
“Çocuk pornosu” karşısında alabildiğine müşfik, Fazıl Say’ın başkaları tarafından yazılan mesajları paylaşması karşısında alabildiğine haşin olan...
Gülay Göktürk tipi liberallerin eline düşürmesin.

 http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23103909.asp

Serbest kıyafete tamamen karşılar

Serbest kıyafete tamamen karşılar

22 Nisan 2013
Serbest kıyafete tamamen karşılar

Büyük tartışma yaratan okullarda serbest kıyafete geçiş uygulamasına özel okullar tepki gösteriyor. 209 özel okul arasında yapılan bir ankette, 206 okul üniforma istedi ve serbest kıyafete karşı çıktı.

Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde önümüzdeki yıl başlatılması kararı alınan serbest kıyafete özel okullar da ezici bir oranla karşı çıkıyor.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, bu konuda velilerin de düşüncelerini öğrenmek üzere anket yaptıklarını ve ankette 209 okulun 206'sının 'üniforma istiyoruz' dediğini açıkladı. Gülan, şöyle devam etti:
"Velilerin büyük bölümünde, 'daha fazla masrafımız olacaktır, çocuklarımızla akşam ödev, sabahları kıyafet kavgası yapmak istemiyoruz, zaten sözümüzü zor dinletiyoruz, bu marka yarışına dönüşecek' gibi endişeler olduğunu belirledik. 'Kıyafet, okula bir aidiyet duygusu yaratıyor, okulun öğrencisiyim' görüşleri de ifade edildi. Buna göre, özel okullar üniforma istiyor. Özel okullardaki velilerin tercihi üniforma. Kendi okulumda bile velilerin yüzde 94,7'si forma istedi."
ÖZEL OKULLAR İSTERSE ÜNİFORMAYI KALDIRMAYACAK
Gülan, yönetmeliğe göre özel okullarda velilerin yüzde 60'ının yazılı muvafakat vererek üniforma isteğini belirtmesi durumunda, kıyafet serbestliğinin uygulanmayacağını kaydetti.
SERBEST KIYAFETE YENİ AYAR
Öte yandan araştırma şirketi A&G de devlet ve özel okullardaki 2.510 veli ve 504 öğretmenle anket yapmış ve konu ile ilgili çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştı. Araştırmada ankete katılan velilerin yüzde 81’i, öğretmenlerin de yüzde 83’ü serbest kıyafet uygulamasına karşı olduğunu açıklamıştı.
Serbest kıyafet uygulamasını yanlış bulma nedenlerinin başında ‘dar gelirli ailelerin çocuklarının okullarda ezilecek’ olasılığı geliyor.
ÖNÜMÜZDEKİ YIL İÇİN PROVA
İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız da, bazı okullarda haftanın belirli günlerinde serbest kıyafet uygulaması yapılması, bazılarının da anketle durumu belirlemeye çalışmasıyla ilgili, "Müdürlük olarak resmi boyutta 'yapmayın' ya da 'yapın' demedik. Okullarda 'bir deneme yapın görelim' de demedik. Serbest kıyafet uygulayan öğretmenlere de 'niye uyguluyorsunuz' söyleme durumumuz yok. Okullar, serbest kıyafet için aileye sorar ya da sormaz, artık o kendi yöntemidir. Bakanlık zaten serbest kıyafet uygulamasını teşvik ediyor. Bunlar önümüzdeki yıl için bir prova olarak algılanabilir" dedi.
Bazı okullarda velilerin üniformaya devam etmek istemesine ilişkin de Yıldız, yönetmelik üzerine önümüzdeki eğitim ve öğretim yılında devlet okullarında kıyafet serbestliği uygulanacağını, bu yıl genel uygulamanın geçerli olmadığını anlattı.
Yıldız, "Okullar bu eğitim ve öğretim yılında istediği gibi uygulama yapabilir. Ama yönetmeliğe göre önümüzdeki yıl bunu yapamayacak. Serbest kıyafete geçecek" diye konuştu.

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/23107146.asp

Fikri olup da parası olmayana adres!

Fikri olup da parası olmayana adres!

Bu oluşumda kimler yer alabilir?


22 Nisan 2013 Pazartesi, 11:50:06
fikir 
Bursa'da, üniversite ve sermayenin bir araya gelerek oluşturduğu 'Fikir Ormanı', fikri olup parası olmayan ile sermayesi olup projesi eksik yatırımcıyı buluşturacak. Uludağ Üniversitesi (UÜ), Uludağ Teknoloji Geliştirme Bölgesi (ULUTEK) ve Bursa Mühendis ve Mimar İşadamları Derneği (BUMİAD) tarafından birlikte yürütülen Fikir Ormanı Projesi, ilk meyvelerini vermeye başladı.

UÜ, ULUTEK ve Bursa Mühendis ve Mimar İşadamları Derneği (BUMİAD) tarafından birlikte yürütülen Fikir Ormanı Projesi, ilk meyvelerini vermeye başladı. Yenilikçi fikir sahibi veya patent sahiplerini yeni yatırım yapma hedefindeki kişi ve kuruluşlarla buluşturup üretime dönüştürmeyi hedefleyen proje, büyük ilgi görüyor.

Bursa'da büyük bir ihtiyacı karşılayacağı anlaşılan Fikir Ormanı Projesi'nin kaydettiği yeni aşamalarla ilgili bilgi vermek üzere, proje ortakları bir araya gelerek değerlendirmede bulundu. Uludağ Üniversitesi Rektörlük B-Salonunda düzenlenen basın toplantısı ile proje ve detayları hakkında bilgi verildi. Toplantıya; proje ortakları Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek, ULUTEK Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Parseker ve BUMİAD Yönetim Kurulu Başkanı İlker Özaslan katıldı.

FİKİR ORMANI PROJESİ
Proje ile yeni fikir ve sahibi veya patent sahipleri veya fikir sahibi girişimcilerin' bu fikirlerini veya projelerini değerlendirerek, Bursa başta olmak üzere ülke genelinde yeni yatırım yapma hedefi olan kurum, kuruluş veya şahsi yatırımcıların bir araya gelebileceği bir oluşum.

Uludağ Üniversitesi, ULUTEK ve BUMİAD tarafından oluşturulan platform, kar amacı gütmeyen bir sosyal sorumluluk projesi. Proje ile fikir sahibi girişimciler ile sermaye sahibi yatırımcıları (Melek yatırımcı) bir araya getirmek, rekabetçiliği artırmak ve sermaye birikimlerinin üretime aktarılmasını sağlamak ve Bursa'daki sanayi yapısının yüksek katma değerli teknoloji yoğun ve sürdürülebilir gelişimine katkı sağlamak amaçlanıyor.

ULUTEK Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Parseker, hayal kurmadan üretken enerjiyi ortaya çıkarmanın mümkün olmadığını belirterek, "Hayalleri gerçekleştirmenin yolu da onları gerçerleştirmektir. Amacımız, fikir sahibi ile sanayiciyi bir araya getirmek. Bu başladığımız proje de şimdiden meyvelerini vermeye başladı. Amacımız, fikir sahibi ile sanayiciyi bir araya getirmek. Burada amaç, üretimin yüzde 5'i yüksek teknoloji, yüzde 3'te biri de orta teknoloji olan ülkemizde ürün gamımızı daha değerli hale getirmek. Bir tarafta hayal kuran, projesi olanlar ile bunu fikre çeviren melek yatırımcı ve girişimci yatırımcılarımız var. Diğer tarafta ise elinde kapital olan insanlarımız var. Bunları bir araya getirmek istiyoruz." dedi.

http://ekonomi.haberturk.com/is-yasam/haber/838045-fikri-olup-da-parasi-olmayana-adres

YÖK 20 dekan atadı

YÖK 20 dekan atadı

Yükseköğretim Genel Kurulu, 20 fakülteye dekan ataması yaptı.


Ankara- YÖK'ten yapılan açıklamada, 2013 yılının 4. toplantısının 18 Nisan'da yapıldığı ve öğleden sonraki oturumuna Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı başkanlık ettiği hatırlatıldı. Toplantıda, eğitim, kadro, mevzuat ve vakıf üniversiteleri koordinasyon komisyonları raporlarının yanı sıra bazı gündem maddelerinin görüşüldüğü belirtildi. Toplantıda, devlet üniversitelerine ait 20 fakülteye ataması yapılan dekanların isimleri şöyle:
-Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesine Prof. Dr. Ahmet Songur,
-Bitlis Eren Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Prof. Dr. Ercan Aksoy,
-Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof. Dr. Ahmet Var,
-Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Sedat Hayalioğlu,
-Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Prof. Dr. Ayşe Güldem Cerit,
-Giresun Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Edip Özer
-İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi Prof. Dr. Beraat Özçelik,
-Kırıkkale Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Prof. Dr. Abdulkadir Şengün
-Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Prof. Dr. Saffet Nezir
-Mardin Artuklu Üniversitesi İlahiyat Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Ahmet Ağırakça
-Mustafa Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Prof. Dr. Aynur Özfırat
-Mustafa Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Yakup Bulut
-Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Prof. Dr. İbrahim Kürtül
-Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Gürbilek
-Nevşehir Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Prof. Dr. Nesimi Aktaş
-Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. İsmet Balık
-Sakarya Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Prof. Dr. İbrahim Özsert
-Sakarya Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık
-Siirt Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Yüksel Birinci
-Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Cemalettin Erdemci

Vakıf üniversiteleri
YÖK, iki vakıf üniversitesinin mütevelli heyetince Kurula önerilen rektör adaylarıyla ilgili olumlu görüş bildirilmesine karar verdi. Bu üniversiteler ile rektör adayları şöyle:
-Doğuş Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Nuri Ceranoğlu
-Gediz Üniversitesi Prof. Dr. Seyfullah Çevik
Kurul, ayrıca 6 vakıf üniversitesinin mütevelli heyeti tarafından dekan adayı olarak Kurula önerilen adaylarla ilgili olarak da olumlu görüş bildirilmesine karar verildi. Bu fakülteler ile dekan adayları ise şunlar:
-Canik Başarı Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Prof. Dr. Reşit Özkanca
-Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof. Dr. Levent Kart
-Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Muhammet Özekes
-İstanbul Arel Üniversitesi İletişim Bil. Fakültesi Prof. Dr. Şermin Tekinalp
-İstanbul Arel Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Prof. Dr. Uğur Çeltekligil
-İstanbul Aydın Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Gürtekin
-İstanbul Şehir Üniversitesi Mühendislik ve Doğa B. Fakültesi Prof. Dr. Tahsin Erkan Türe
YÖK, vakıf meslek yüksekokullarından, Adıgüzel Meslek Yüksekokulu mütevelli heyeti tarafından müdür adayı olarak Yükseköğretim Kuruluna önerilen Yrd. Doç. Dr. Hüsnü Tolu hakkında da olumlu görüş bildirilmesine karar verdi.
22 Nisan 2013

 http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=412422&kn=22&ka=4&kb=22

Daha tartışılır hale gelecekler

Daha tartışılır hale gelecekler

MEB'in ders kitapları inceleme birimini kapatması tartışmalara neden oldu.


Cumhuriyet/Ankara Bürosu- Ders kitaplarını i­nceleme birimini kapatarak panel sistemine geçen ve kurul olarak kitap inceleme işine son veren Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan kitap inceleme işinde görevlendirilmek üzere öğretmen talep etti. Bakanlık 196 öğretmeni geçici olarak görevlendirdi.
Eğitim Sen Basın Sekreteri Tuğrul Culfa, “Henüz incelenmemiş yaklaşık 170 kitabı değerlendirmek için çok övdükleri panel sisteminden vazgeçtiler. Kitapların bireysel olarak incelenmesini isteyen MEB, 170 kitabı kurul halinde inceletecek” dedi.
Panel sistemine göre kitaplar komisyon olarak değil, bireysel olarak incelenecek ve karara bağlanacaktı. Eğitim Sen’den edinilen bilgiye göre, komisyon olarak kitap inceleme işine son veren Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, 26 Şubat tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’ndan kitap inceleme işinde görevlendirmek üzere personel istedi. Bakanlık da 37’si açık öğretim ortaokulları ve liselerinden olmak üzere Ankara’nın çeşitli okullarında görevli 196 öğretmeni, 2 aylık geçici görevlendirmeyle Talim ve Terbiye Kurulu emrine verdi.

Ders kitapları kime emanet?
Eğitim Sen Basın Yayın Sekreteri Tuğrul Culfa şunları söyledi: “Bu liste, ders kitaplarını eğitim öğretim açısından incelemeye yeterli olmayan, yeteri kadar uzmanlaşmamış öğretmenlerden oluşuyor. Bu kişilerin inceleyeceği kitaplar zaten tartışmalı durumdaki ders kitaplarını daha da sorgulanır hale getirecek.”
22 Nisan 2013

 http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=412414&kn=22&ka=4&kb=22

LYS'de tek soruyla 60-70 puan kazanın

LYS'de tek soruyla 60-70 puan kazanın

Burak KILANÇ
burak.kilanc@aksam.com.tr


LYS başvuruları bugün başlıyor. YGS-2013 puanlarından herhangi biri 180 ve üzerinde olan adayların LYS'ye başvuru yapma hakkı var. Bu durumdaki her aday, ücretini ödemek kaydıyla (25 TL) istediği sayıda LYS'ye katılabilir. Yeri gelmişken hatırlatalım, fakültelerde bulunan lisans bölümlerine (programlarına) LYS puanlarına göre öğrenci alınır. 4 grup LYS puanı vardır: MF, TM, TS ve DİL.
12 FARKLI PUAN
Bu grupların içinde farklılışma ile 12 puan türü karşımıza çıkar (MF-1, MF-2, MF-3, MF-4, TM-1, TM-2, TM-3, TS-1, TS-2, DİL-1, DİL-2, DİL-3). Bunlar arasında MF, TM ve TS puan türleri için ilgili iki LYS oturumundan puan toplamak gerekir. Mesela MF puan türü ile sayısal bölümleri hedefleyen "sayısalcı" bir adayın alacağı MF puanına LYS-1 (Matematik-Geometri) ve LYS-2'de (Fen Bilimleri) yaptığı netler etki eder. ÖSYM tarafından on yıllardır uygulanan sistem gereği, aynı sayısalcı aday LYS-3'e (Edebiyat-Sosyal Bilimler) hiç girmemiş dahi olsa TM puanları da hesaplanır çünkü LYS-1'e girmiştir. Benzer kombinasyonlar "eşit ağırlıkçı" ve "sözelci" adaylar içinde de geçerlidir.
Geçen sene temmuz ayında, LYS sonuçları açıklandığında, ülke genelindeki puan dağılımlarında geçmiş yıllara kıyasla ciddi bir farklılık olduğu görülmüştü. O zaman yaşanan uzun ve can sıkıcı tartışmaların detaylarına girmeden bu sene LYS'ye girecek adaylara önemli bir tavsiyede bulunacağım. Zira ÖSYM'nin puan hesaplama yönteminde benimsediği yeni varsayımlar bunu gerektiriyor.
1 NET İLE FARK ATIN
Sevgili "sayısalcı" adaylar. Eğer LYS-3'e girmek için ayıracak 25 TL'niz varsa, mutlaka LYS-3'e girin. Laf olsun diye girip sadece 1 net yapsanız bile, TM puanlarınız 60-70 puan civarında yükselebilir.  Siz sevgili "eşit-ağırlıkçılar". Sizin yerinizde olsam LYS-4'e girerdim. Zira LYS-4'e girip, bir net bile çıkarsam TS puanlarım 60-70 puan yükselebilir. Bu durumda girdiğiniz alanda istediğiniz puanı tutturamazsanız, TM ya da TS puanınızla üniversite şansını zorlayabilirsiniz.
Özel yetenek sınavları
Ülkemizde örgün lisans programlarına merkezi olarak öğrenci yerleştirilir. Bunun tek istisnası özel yetenek sınavıyla öğrenci alan lisans programlarıdır. Bu sınavlara girebilmek için herhangi bir YGS puan türünde 140 ve üzerinde almış olmak gerekir. Özel yetenek sınavı yapan üniversiteler, sınavlarla ilgili takvimlerini ve varsa özel şartlarını gazetede ve çoğunlukla internette ilan ederler. Adayların bu ilanları takip etmeleri faydalarınadır.
OBP'NİZİ BİLİN
Her ne kadar yetenek sınavı yapıyor olmak üniversitelere serbestlik getirmiş olsa da, işin çerçevesi 2547 sayılı kanunun 45 maddesi ve ÖSYS Kılavuzu'nda net şekilde çizilmiştir (Sayfa 22 ve 23). Yetenek sınavına giren adaylar üç parçadan oluşan bir Yerleştirme Puanı hesap edilerek sıralanırlar: 1. Adayın YGS puan türlerinde aldığı en yüksek puan, 2. Adayın Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP = Lise diploma notu x 5) ve 3. Üniversitenin yaptığı özel yetenek sınavında adayın aldığı standartlaşmış puan.
Bu puanlardan ilki 0,22 ile, ikincisi 0,11 ile, üçüncüsü ise 1,17 ile çarpılarak toplanır ve adayların Yerleştirme Puanı hesaplanır. Kimin üniversiteye kabul edileceğine, kime burs verileceğine bu puana göre karar verilir.
Alim olmaya gerek yok. Bu sürecin kuralına uygun yapılabilmesi için için adayların OBP'sinin bilinmesi gerekir. OBP'ler, ÖSYM tarafından temmuzda açıklanır. Bu nedenle ne adaylar ne de üniversiteler için özel yetenek sınavlarının sonuçlarının temmuzdan önce kesinleşmesi mümkündür.
Bu yasal kuralların hem adaylar, hem üniversiteler hem de YÖK tarafından gözetilmesi dileğiyle.

 http://www.aksam.com.tr/yazarlar/lysde-tek-soruyla-6070-puan-kazanin/haber-189235

'En az 3 çocuk' hedefi tutmadı, 2023'te nüfus yüzde 25'e düşecek

'En az 3 çocuk' hedefi tutmadı, 2023'te nüfus yüzde 25'e düşecek

Türkiye nüfusunun yüzde 30'unu çocuklar oluşturuyor. Ancak bu oranın 2023'te yüzde 25,7'ye, 2050'de ise yüzde 19'a düşeceği tahmin ediliyor. Rakamlar Başbakan Erdoğan'ın hedefleriyle uyuşmuyor...

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın her fırsatta dile getirdiği 'En az 3 çocuk' tavsiyesi çocuk nüfusu artırmaya yetmedi. Çünkü Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, şu anda yüzde 30 olan Türkiye'nin çocuk nüfus oranı 2023'te yüzde 25,7'ye düşecek. Oran 2050'ye gelindiğinde yüzde 19'a kadar gerileyecek...  
23 NİSAN'A ÖZEL ARAŞTIRMA
TÜİK, 23 Nisan için çocuk nüfusa (0-17 yaş) özel bir araştırma yayınladı. “İstatistiklerle Çocuk, 2012” raporuna göre, 75 milyon 627 bin nüfusluk Türkiye'de çocukların oranı yüzde 30'la 22 milyon 692 bini buluyor. Çocuklar, 1935 yılında toplam nüfusun yüzde 45’ini oluştururken 2012'de bu oran yüzde 30’a indi.
'GİDEREK YAŞLANIYORUZ'
Araştırmada çocuk nüfustaki azalma eğilimi, nüfusun giderek yaşlanmakta olduğunu gösteriyor. Bu eğilimin süreceği varsayılırsa, toplam nüfus içindeki çocuk oranının önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde azalacağına dikkat çekiliyor.
EN ÇOK ÇOCUK ŞIRNAK'TA
2012'de en fazla çocuk nüfus oranına sahip olan bölge yüzde 43,7 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi. Batı Marmara Bölgesi yüzde 22,4 ile en az çocuk nüfusa sahip bölge durumunda. Çocuk nüfusun toplam il nüfusu içindeki oranı illere göre incelendiğinde, en yüksek oran Şırnak (%49). Şırnak'ı yüzde 48,3 ile Şanlıurfa ve yüzde 46,7 ile Ağrı izliyor. Çocuk nüfus oranı en düşük olan ilk 3 il ise sırasıyla Tunceli (%18), Edirne (%20) ve Çanakkale (%20,2).
HER YIL 1.2 MİLYON DOĞUM
Her yıl nüfusa yaklaşık olarak 1 milyon 250 bin bebek dahil oluyor. Doğum istatistiklerine göre 2011 yılında 1.2 milyon doğum gerçekleşmiş olup, doğan bebeklerin yüzde 51,4’ü erkek, yüzde 48,6’sı kız.
KIZDA ZEYNEP, ERKEKTE BERAT İSMİ
Yeni doğan bebeklere konulan en popüler üç erkek ismi 2012 yılında; Berat, Yusuf ve Emir’dir. En popüler üç kız ismi ise Zeynep, Elif ve Ecrin.
EVDE DOĞUM KALMADI
Bebeklerin yüzde 94’ü sağlık kuruluşlarında dünyaya geldi. Sağlık Bakanlığı verilerine göre sağlık kuruluşlarında gerçekleşen doğumların oranı, 2002 yılında yüzde 75'ken 2011 yılında yüzde 94’e yükseldi.
ÇALIŞSA DA ANNELER BAKIYOR
Hanelerdeki küçük çocukların bakımını yüzde 89,6 oranında anneler üstleniyor. Yüzde 1,5’ini babalar üstlenirken, çocukların yüzde 4,8’inin bakımını babaanneler ve yüzde 3,5’inin bakımını ise anneanneler yapıyor.
YÜZDE 5,9'U ÇALIŞIYOR
Ekonomik faaliyette çalışan 6-17 yaş grubundaki çocukların istihdam oranı 2012 yılında yüzde 5,9. Çocukların yüzde 49,2’si ev işlerinde faaliyette bulunurken, yüzde 44,9’u çalışmıyor. İstihdam oranı, 6-14 yaş grubunda yüzde 2,6'yken 15-17 yaş grubunda yüzde 15,6.
AB'DE EN YÜKSEK ORAN FRANSA'DA
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde çocukların toplam nüfus içindeki oranı 2010 yılında yüzde 19'ken yine aynı yılda Türkiye’de bu oran yüzde 30,8. Çocuk nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ülkelere göre incelendiğinde, 2010 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına yüzde 22,2 ile Fransa’nın, en düşük çocuk nüfus oranına ise yüzde 16,5 ile Almanya’nın sahip olduğu görülüyor.

http://www.aksam.com.tr/ekonomi/en-az-3-cocuk-hedefi-tutmadi-2023te-nufus-yuzde-25e-dusecek/haber-189300

21 Nisan 2013 Pazar

Kütüphanesiz okullara destek

Kütüphanesiz okullara destek

AA
20 Nisan 2013

İstanbul’da faaliyet gösteren Çorumlu Eğitimci Sanayici ve İş Adamları Dayanışma Derneği (ÇESİAD), Çorum’un Mecitözü ve Alaca ilçelerindeki iki okula, üniversite öğrencilerinin de desteğiyle çok amaçlı salon kazandırdı.

ÇESİAD’ın başlattığı “Bir Kitap Yeni Bir Hayat” projesi kapsamında çok amaçlı salon kazandırılan Mecitözü Yatılı Bölge İlköğretim Okulu (YİBO) ile Alaca Anadolu Öğretmen Lisesi’nde açılış törenleri yapıldı. Mecitözü YİBO’daki törende konuşan dernek başkanı Mehmet Yıldırım, 2 yıl önce başlattıkları proje kapsamında Osmancık, Kargı, İskilip’teki kütüphanesiz okullara destek sağladıklarını belirtti. İki okula yaklaşık 100 bin liralık yardım yaparak çok amaçlı salon kazandırdıklarını anlatan Yıldırım, şöyle konuştu: “Mecitözü’ndeki okulumuza 3 bin, Alaca’daki okulumuza da 5 bin adet olmak üzere 8 bin adet yeni kitap satın aldık. Kütüphane yapılacak salonları baştan aşağı yenileyerek dizayn ettik. Kütüphane yapmak için başladığımız salona kitaplık, sıra, masa, bilgisayar ve yazıcı gibi ihtiyaç duyulan malzemeler de yerleştirerek çok amaçlı salonlar haline getirdik. İstanbul’daki çeşitli üniversitelerde öğrenim gören çocuklarımız da bizlere birçok konuda yardımcı oldu. Bunların hepsi, geleceğimizin teminatı çocuklarımız için.”
Çorumlu 200 öğrenciye de burs
Dernek olarak İstanbul’da eğitim gören Çorumlu 200 üniversite öğrencisine de burs verdiklerini belirten Yıldırım, sosyal sorumluluk projelerinin devam edeceğini söyledi.
Mecitözü YİBO Müdürü Bayram Yıldırım da “Okulumuzda 280 öğrenci eğitim görüyor. Bunlardan 180’i pansiyonda kalıyor. En büyük eksiğimiz kütüphaneydi. Yardım elini uzatan ÇESİAD’a, öğrencilerim ve öğretmen arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum” dedi.

http://www.hurriyet.com.tr/egitim/23094871.asp

Türküleri anlatan takı tasarımları

Türküleri anlatan takı tasarımları

20 Nisan 2013

Üniversiteliler ‘Türküler’ temalı takılar tasarladı.

İstanbul Aydın Üniversitesi Kuyumculuk ve Takı Tasarımı öğrencileri, geçen yıl 15 adet destanlara adanmış yüzüklerden oluşan ‘Türk Destanlarına ve Tarihine Saygı’ koleksiyonunun ardından yeni tasarımlarını tamamladı. Üniversitelilerin Türk Kültür Serisi’nin yeni koleksiyonu ‘Türkülerimiz’ temasıyla sunulacak. Türkiye’deki kültür mirası eserlerinden esinlenerek oluşturulan koleksiyonda yüzük, kolye, başlık gibi 35 aksesuvar bulunuyor. Deniz üstü köpürür, Bitlis’te Beş Minare, Uzun İnce Bir Yoldayım, Yüksek Yüksek Tepeler gibi bilinen birçok Türkünün yer aldığı koleksiyon, hayatta olmayan eser sahiplerine adanacak ve Türküler de ünlü yorumcular tarafından seslendirilecek. Öğrencilerin çalışmaları aksesuvarlarla sanatçıların biraraya geleceği etkinlik önümüzdeki ay yapılacak. 
 
http://www.hurriyet.com.tr/egitim/23095375.asp

İş ve meslek danışmanlığı sertifikası için 9 bin 800 kişi sınavda



İş ve meslek danışmanlığı sertifikası için 9 bin 800 kişi sınavda

DHA
20 Nisan 2013

Sakarya Üniversitesi'nde iş ve meslek danışmanı adayları için teorik ve uygulamalı sertifika sınavları başladı. İki gün sürecek yazılı ve uygulamalı sınavlara 9 bin 800 aday katılıyor.

İş ve Meslek Danışmanlığı Sertifikası sınavları yetkili kılınan Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (SAÜSEM) tarafından yapılıyor. Bu hafta sonu Sakarya Üniversitesi Esentepe Kampüsü'ndeki sınavlara Türkiye’nin dört bir yanından Adapazarı'na gelen lisans mezunları katılıyor. Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas yazılı ve uygulamalı olarak yapılacak sınava 9 bin 800 adayın gireceğini belirterek, "İş ve Meslek Danışmanlığı sınavları için 2012 yılında üniversitemiz yetkili kılınmıştı. Sınavlarda başarılı olarak sertifika alacak olanlar, İŞKUR'da veya özel istihdam bürolarında görev yapabilecek" dedi.
Sınavla alınacak İş ve Meslek Danışmanlığı sertifikası ile 5 yıl boyunca atamalara başvuru yapılabileceği de açıklandı.

 http://www.hurriyet.com.tr/egitim/23093798.asp

TEVİTÖL yararına sergi

TEVİTÖL yararına sergi

20 Nisan 2013
TEVİTÖL yararına sergi

Üstün yetenekli öğrencilere eğitim veren Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi (TEVİTÖL) yararına Çocuklar Çiçektir sergisi açıldı.

Ressam Reyhan Kutsi’nin 24 çalışmasının bulunduğu sergiden elde edilecek gelir TEVİTÖL’e bağışlanacak. 16 Nisan’da City’s AVM’de yapılan açılışa Türk Eğitim Vakfı (TEV) Yönetim Kurulu Üyesi ve TEVİTÖL Kurucu Temsilcisi Kaya Şener, TEV Genel Müdürü Yıldız Günay, TEV Genel Müdür Yardımcısı Güsel Bilal, TEVİTÖL Müdürü Azmi Özkardeş, TEV ailesi ve TEVİTÖL öğrencileri katıldı. Çocuklar Çiçektir sergisi 30 Nisan’a kadar ziyaret edilebilir. 
http://www.hurriyet.com.tr/egitim/23092027.asp

MEB okuma kültürünü yaygınlaştıracak

MEB okuma kültürünü yaygınlaştıracak

AA
21 Nisan 2013
MEB okuma kültürünü yaygınlaştıracak

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), kitap okuma kültürünü geliştirmek ve yaygınlaştırmak için kamu spotu ve afiş hazırladı.

MEB, 22-28 Nisan arasında kutlanan “Dünya Kitap Günü ve Kütüphaneler  Haftası” dolayısıyla hazırlatılan kamu potlarıyla okuma alışkanlığının  artırılmasını hedefliyor. Haftanın etkin kutlanması, kitap okuma kültürünün geliştirilmesi, farkındalığın arttırılması, kitapların ve kütüphanelerin önemini hatırlatılması ve okuma kültürünün toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaştırılması amacıyla kamu spotunun yanı sıra da dört adette afiş hazırladı. 60 bin adet basılan afiş, illere gönderildi.
Farklı yaş gruplarından seçilen bireylerin çeşitli mekanlardaki kitap  okuma anının gösterildiği spot film ve afişlerde, “Okuyun dünyanız zenginleşsin”  ve “Okuduğumuz her kitap bizi başka dünyalara taşır” sloganlarıyla, kitaplarla insanların gerçek dünyadan hayal dünyasına geçiş yapabilecekleri mesajı veriliyor.
33 saniyelik spotlar
Yaklaşık 33 saniye süren kamu spotu, parkta kitap okuyan yaşlı bir  adamın, Kapadokya’yı hayal etmesiyle başlıyor. Daha sonra kafede kitap okuyan bir genç kız, annesinin masal okuduğu bir çocuk ve kütüphanede uçaklarla ilgili bir  kitap okuyan genç bir erkeğin okuduklarını hayal etmelerine yer veriliyor.
Kamu spotu, “Okuyun dünyanız zenginleşsin” ve “Okuduğumuz her kitap bizi  başka dünyalara taşır” sloganlarıyla sona eriyor.

 http://www.hurriyet.com.tr/egitim/23100626.asp

Hakkarili öğrenciler Avustralya yolunda

Hakkarili öğrenciler Avustralya yolunda

DHA
21 Nisan 2013
Hakkarili öğrenciler Avustralya yolunda

Hakkari Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nden 12 öğrenci hazırlanan bir proje kapsamında Avustralya’ya gitti. 14 gün sürecek gezi kapsamında Hakkarili öğrenciler, çeşitli fabrikaları dolaşıp, teknik eğitim veren okuldaki öğrencilerle biraraya gelecek.

Avrupa Birliği’ne üye ve aday ülkelerin mesleki eğitime yönelik politikalarını desteklemek ve geliştirmek amacıyla Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından da desteklenen Leonardo da Vinci Hareketlilik Projesi kapsamında Hakkari’den 12 öğrenci Avustralya’ya gitti. Hakkari Öğretmenevi’nde bir araya gelen 12 öğrenci ilk kez yurt dışına çıkmanın heyecanını yaşarken, Hakkari Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Ali Korkmaz, bu gezinin öğrencilerin mesleki gelişimlerine büyük katkı sunacağını söyledi. Korkmaz, “Leonardo da Vinci Hareketlilik Projesi çerçevesinde Yüksekova Mesleki Eğitim Merkezi ‘CNC torna makinelerinin operatörlüğü’ projesi hazırladı. Bizde bu projeye ortak olduk. Proje kapsamında yapılacak Avustralya gezisi 14 gün sürecek. Öğrencilerimiz buradaki fabrikaları gezip, Avustralya’daki teknik eğitim veren okullardaki öğrencilerle bilgi alış verişinde bulunacak” dedi.
Daha sonra 12 öğrenci öğretmenleri ve aileleri tarafından Avustralya’ya gitmek üzere uğurlandı.

http://www.hurriyet.com.tr/egitim/23100167.asp

Erzurum’da dağcı öğretmenler yetiştiriliyor

Erzurum’da dağcı öğretmenler yetiştiriliyor

DHA
21 Nisan 2013

Erzurum’da dağcı öğretmenler yetiştiriliyor

TDF Başkanı ve Atatürk Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüsekokulu öğretim üyesi Alaattin Karaca, öğrencelere tırmanma dersi veriyor.

Türkiye Dağcılık Federasyonu (TDF) Başkanı Alaattin Karaca, Atatürk Üniversitesi Kampusu içindeki tırmanma duvarında BESYO öğrencilerine dağcılık dersi veriyor.  Öğrencilere dağcılık ve doğa sporları dersi kapsamında haftada 5 saat tırmanma dersi anlattığını anlatan Alaattin Karaca, yürüyüş teknikleri, ekip oluşumu, dağda beslenme, yön bulma, ip düğümleri, kampçılık, çadır kurma gibi teknikleri de öğrettiklerini söyledi. Okulu bitiren öğrencilerin ileride beden eğitimi öğretmeni olacaklarını vurgulayan Alaattin Karaca, şöyle konuştu:
“Öğrenciler mezun olduktan sonra öğrendiklerini genç nesillere aktaracak. Yani öğretmenlik kariyerlerinde dağcılık da olacak. Dağcılık sporunu gelecek nesillere anlatacaklar. Dağa gidemediğimiz günlerde bu duvarda arkadaşlarımız dersin uygulamasını yapıyorlar. Kolaydan zora doğru aşama aşama gidiyorlar. Güvenli bir şekilde taprap dediğimiz bir teknikle aşağıdan emniyeti alan arkadaşlarımız buraya tırmanıyorlar. Daha sonra da aşağıya iniyorlar. Tırmanma duvarı gerçek anlamda görevini yapıyor. Yani burada öyle yatan boş bir tesis değil. Bu da çok dikkat edilmesi gereken bir konu.”
BESYO 1’inci sınıf öğrencisi Songül Bağrıaçık, tırmanarak sınav stresini attğını belirterek, “Branşım doğa sporları ve dağcılık olduğu için bu dersi çok seviyorum. Alaattin Hocam sayesinde artık iyi tırmanıyorum. Hava iyi olduğu zaman öğrendiğim tekniklere göre doğada tırmanıyorum” dedi.

http://www.hurriyet.com.tr/egitim/23100188.asp