Artık cocukpenceresi.com dayız. Çocuğa dair tüm bilgilerin bir site üzerinde gruplandırılması daha kolay olduğundan site olarak devam etmeye karar verdik. Sizlerle sitemizde buluşmaktan mutluluk duyarız.
Translate
14 Ocak 2010 Perşembe
Sesime kulak verin!
AKŞAM EGITIM 14 OCAK 2010, PERŞEMBE
Sesime kulak verin!
Dershaneler bu ülkenin eğitim kurumlarıdır. Herhalde bunu kabul etmeyen yoktur. Dershaneler MEB tarafından açılır, öğretmenini hatta temizlik elemanını bile MEB atar. Bu kadar kontrollü olmalarına rağmen müfredatından, personeline kadar her şeyleri devlete bağlı bu kurumlar maalesef üvey evlat gibi. Bugüne kadar göreve gelen her Başbakan, her Milli Eğitim Bakanı, dershaneleri kapatacağını, hatta daha ileriye giderek dünyanın başka ülkesinde dershane olmadığını söyler. Ama ilginçtir ki bu görüşte olan insanlar çocuklarını dershanelere göndermekten geri kalmazlar. Yani ilginç bir çelişki. Hem karşısınız hem de onsuz yapamıyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir durum yoktur. Yani hem yararına inanıyorsunuz hem de zararlı olduğunu söylüyorsunuz. Neyse; konumuz bu değil zaten. Dershaneler ülkemizde son yıllarda gerekliliklerini iyice hissettirdiler. Ancak bu sektörün en büyük sıkıntısı öğretmen kaynağı.Dershane öğretmeni, kabul etmek gerekiyor ki; daha uzun ve eforu daha yüksek çalışır. Bu çalışma eski yıllarda karşılığını bulurken son yıllarda sektördeki kontrolsüz büyümeye bağlı olarak karşılığını bulamamaya başladı. Sektör içinde maliyetlerin artması ancak buna bağlı olarak gelir kaynaklarının artmaması öğretmen ücretlerinin istenen seviyede olamamasına yol açtı. Sonuçta dershanelerde görev yapan 100 bin öğretmen daha uzun çalışma süresi ve eforuna rağmen kamuda çalışan öğretmene göre daha dezavantajlı duruma gelmiştir. Tabii burada devletin özel öğretim kurumlarından aldığı vergilere bakıldığında kurumların öğretmen maliyetleri de artmıştır. Örneğin; dershanelerde 2000 TL alan bir öğretmene SSK ve vergi ödemeleri ile birlikte dershaneler 3500 TL ödemektedir. Ancak aynı yük kamuda yoktur.SSK ve vergi yükünün sürekli artması, dershanelerin öğretmen giderlerini öğretmene maaş olarak dönmese dahi iki katına çıkarmıştır. Eğitim üzerindeki bu vergi yükünün azaltılması şarttır. Öğretmenlerin vergi kesintilerinin azaltılması 100 bin öğretmenin gelirlerine yansıyacaktır.Burada dershane sektörünün iğneyi kendine de batırması şarttır. Sektörde öncü olan bir-iki kurum dışında diğer kurumlar stajyer ve çok düşük ücretle öğretmen çalıştırarak rekabet etmeye çalışıyorlar. Öğrenci ücretlerinde sürekli indirim yaparak hizmetin kalitesini düşüren bu kurumlar indirim yapmanın bedelini de öğretmene ödetmekteler. Dershane sektöründe yer alan küçük kurumlar eğitimde yenilikçi ve içerik geliştirici olamayınca çareyi indirim yapmakta buluyorlar. Sonuçta eğitim gibi önemli bir hizmet ucuzlamaya, buna bağlı olarak yetersiz öğretmen ve yayın içeriğine yol açmaktadır. Size birisi deri diye 50 TL'ye ayakkabı satsa inanır mısınız? İşte eğitimin de ucuzu olmaz. Eğitim ücreti ucuzladıkça kalitesi de ucuzlayacak ve öğrenme yetersiz kalacaktır.Yapılması gereken kesinlikle akreditasyon merkezi kurulmasıdır. Böylece sektörde olması gerekmeyen kurumlar elenecek ve eğitim gibi önemli bir hizmet yanlış ve yetersiz kişilerce yapılmayacaktır. Her şeye kadir olan MEB de herhalde bu işe çözüm bulacaktır.TURGAY POLAT
http://www.aksam.com.tr/2010/01/14/haber/egitim/427/sesime_kulak_verin_.html
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder