Translate

1 Haziran 2011 Çarşamba

İlkokuldan itibaren 'cinsellik dersi' önerisi

İlkokuldan itibaren 'cinsellik dersi' önerisi Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, "Cinsel Sağlık Eğitimi" konusunu masaya yatırdı. Ali Ekber ERTÜRK / ANKARA Başbakanlık'tan "cinsellik dersi" önerisi geldi. Başbakanlık'a bağlı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, "cinsellik dersi resmi müfredata girsin" önerisinde bulundu. Kurum bu önerisini, resmi yayın organı olan "Aile ve Toplum Dergisi"nin Ekim-Kasım ve Aralık aylarında yapılan çalışmaların aktardığı son sayısında dile getirdi. "Cinsel sağlık ve cinsellik eğitiminin" masaya yatırıldığı makalede, gençlerin cinselliği "sokakta öğrendikleri" ve bunun da sakıncalı olduğu vurgulanarak "cinsellik eğitimi resmi müfredata mutlaka girmelidir" önerisinde bulunuldu. Eğitim sürecinin bir bütün olduğunun dile getirildiği makalede, bu anlamda toplumsal etkiye sahip "din adamlarından" da yararlanılması istendi. Sağlık Bakanlığı'nda görevli Dr. Elif Gürsoy ile Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nimet Sevgi Gençalp tarafından hazırlanan "Cinsel Sağlık Eğitiminin Önemi" başlıklı makale özetle şöyle: BİLİNÇSİZ VE KORUNMASIZ: Dünya'nın bazı ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de cinsel eğitimin verilmesine ilişkin farklı görüşler vardır. Bazı insanlar cinsel eğitimin, gençlerin cinsellikle ilgili konulara karşı merakını artırarak daha erken yaşlarda cinsel ilişkiye başlamalarına neden olacağını savunurken, bazıları bunun tam tersini düşünmektedir. Ancak araştırma sonuçları CSE'nin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Çünkü çalışmalar ülkemizde gençlerin evlenmeden önce aktif cinsel yaşamları olduğunu, bilinçsiz, korunmasız ve güvenli olmayan cinsellik yaşadıklarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. ÖĞRENİM SOKAKTAN: Cinsel eğitim yaşam boyu devam eden bir süreç olmasına karşın önemli bir bölümü informal olarak "sokak"ta gerçekleşmektedir. Belirsiz kaynaklardan elde edilen yanlış ve eksik bilgiler yerine kaynağı belirli, yaş gruplarına göre uyarlanmış, iyi planlanmış, basit ve anlaşılır eğitim programlarına ihtiyaç vardır. Özellikle cinsel konuların tabu olduğu ve aile arasında rahat bir şekilde konuşulamadığı toplumlarda cinsel eğitimin okullarda verilmesi çok daha önemlidir. CİNSELLİK HALA TABU: Sorunlara rağmen ülkemizde kurumsallaşmış CSE olmaması önemli bir sorundur. Bunun temelinde ise bazı yanlış bilgi ve inanışların olduğu bilinmektedir. Geçmişten günümüze kadar yapılan araştırma sonuçları gençlerin cinsellik ve cinsel sağlıkla ilgili bilgileri informal yolla öğrendiklerini, cinsel bilgilerinin yanlış ya da eksik olduğunu ortaya koymaktadır. Yapılan çalışmalarda cinsellik hakkında bilgi eksikliğinin temel nedeni çoğunlukla cinsellikle ilgili bilgilerin gizli, kapaklı, yetersiz ve yanlış kaynaklardan alınmasından kaynaklandığı vurgulanmıştır. DİN ADAMLARINA DA GÖREV: Eğitimde anahtar rolü oynayacak kurumlar ve kişiler iyi belirlenmelidir. Bu kişiler; ebeveynler, öğretmenler, aile üyeleri, sağlık profesyonelleri, din adamları ve bu konuda uzmanlaşmış danışmanlardır. Bu anahtar kurum ve kişilerin öncelikle cinsel eğitim konusundaki sorumluklarını görmeleri ve birbirlerine seçenek oluşturmak yerine, birbirlerinin bütünleyicisi rollerinin farkında olmaları gerekir. HER YAŞA CİNSEL SAĞLIK KİTABI: Ülkemizde cinsel eğitime yönelik materyal sayısı oldukça azdır. Okullarda kapsamlı eğitimin nasıl verileceğine dair yeterli ve uygun kaynak mevcut değildir. Cinsel eğitim için doğumdan ölüme kadar yaşam dönemlerine göre cinsel sağlık eğitimi kitapları hazırlanmalıdır. Yaşamın her döneminde eğitimler devam edebilmelidir. Cinsel sağlık eğitimi "cinsiyet körü" konumundan çıkartılmalıdır. MÜFREDATTA BAĞIMSIZ DERS: Cinsel eğitimin verilme yöntemi de oldukça önemli bir konudur. Dünyada başarılı olan ülkelerin (Portekiz, Hollanda, Danimarka, İsviçre gibi) programları ve yöntemleri, incelenmeli ve ülke gereksinim ve şartlarına uygun olan yöntemlerden yararlanılmalıdır. En önemlisi de CSE resmi müfredat içerisinde bağımsız bir ders olarak yer almalıdır. ÇARPICI ARAŞTIRMALAR Cinsellik konusunda son dönemde yapılan bilimsel araştırmalardan da faydalanılan makalede, araştırma örneklerinin verilerine de yer verildi: AİLELER "AYIP" DİYOR: 317 üniversite öğrencisi ile yapılan bir araştırmaya göre öğrencilerin yüzde 52.4'ü cinsellikle ilgili konularda kendini yetersiz buluyor, yüzde 99.2'si ailelerinde cinsellik konularının "ayıp" görüldüğü için konuşulmadığını belirtiyor. Kız öğrencilerin ilk menstruasyonda (adet hali) yüzde 93.4'ünün "ne yapacağını bilememe, suçluluk, tiksinme, endişe gibi olumsuz duygular" yaşadığı; erkeklerin ilk ejakülasyonda (boşalma) yüzde 91.8'inin, "şaşkınlık, suçluluk ne yapacağını bilememe gibi duygular" yaşadığı tespit edilmiştir. İLİŞKİ VAR, KORUNMA YOK: Bir diğer araştırmaya göre gençlerin yüzde 43'ü evlilik öncesi cinsel ilişki deneyimi yaşıyor. 15-19 yaş grubu gençlerin yüzde 15.5'i, 20-24 yaş grubunun ise yüzde 60.7'si cinsel deneyim yaşıyor. 400 erkek üniversite öğrencisiyle 2010'da yapılan ayrı bir araştırmaya göre ise, öğrenciler, ilk cinsel deneyimlerini ortalama 17-18 yaşlarında yaşıyorlar. Öğrencilerin halen yüzde 31.0'nin aktif cinsel yaşamlarının olduğu da saptandı. Makalede, ülkemizde her üç gençten birinin cinsel deneyiminin bulunduğu ancak gençlerin genelinin korunmadığı ve cinsellikle ilgili bilgi eksikliği yaşadığı tespiti de yer alıyor. "OKULDA EĞİTİM" ŞART: Türkiye'nin 7 bölgesindeki 20 ilde bin 537 kişi üzerinde yapılan bir başka araştırmaya yer veren raporda, bu araştırma sonuçlarına göre; Türk insanının yüzde 75'i okullarda cinsel eğitim verilmesini istiyor. Katılımcıların yüzde 65.9'u, okullarda cinsel eğitim kız ve erkek öğrencilere "ayrı ayrı" verilmesi gerektiğini savunurken, metropollerde cinsel eğitimin "karma" olarak verilmesini isteyenlerin sayısı artıyor. ÜREME ORGANI DA NE?: 2 bin 963 genç ile yapılan bir araştırmada da gençlerin üreme organı hakkında bilgilerinin yetersiz olduğu belirtildi. BİLGİ ARKADAŞTAN: Hacettepe ve Dicle Üniversitesi'nce 3 bin 666 öğrenci ile yapılan araştırma sonuçlarına göre; cinsel deneyimi olan öğrencilerin yüzde 54.4'ü cinsel ilişki esnasında gebelikten korunma yöntemi kullanmıyor. Öğrencilerin yüzde 48.0'i akran/arkadaşlarından, yüzde 36.3'ü okuldan, yüzde 18.'i doktor/psikologdan cinsel sağlık ve üreme konularında bilgi alıyor. MAKALE YAZARI YRD. DOÇ. NİMET SEVGİ GENÇALP: "EĞİTİM İLKOKULDAN İTİBAREN BAŞLAMALI" Makaleyi hazırlayan isimlerden olan Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi eski Öğretim Üyesi Kıbrıs Yakındoğu Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Nimet Sevgi Gençalp, "cinsel sağlık eğitimi resmi müfredata girmeli" görüşünü AKŞAM'a anlattı. Bu konunun yıllardır dile getirildiğini, ancak resmi müfredata girmesi yönünde somut bir adım atılmadığını vurgulayan Yrd. Doç. Gençalp, "Cinsel sağlık eğitiminin müfredata girmesi, çocuk ve gençlerimizin bilinçli yetişmelerini sağlayacaktır. Böylece aile planlaması, güvenli cinsellik, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı alınacak önlemler konularında da somut adımlar atılmış olur" dedi. Yrd. Doç. Nimet Sevgi Gençalp'in konuya ilişkin görüşleri özetle şöyle: ÖĞRENCİNİN YAŞINA UYGUN EĞİTİM: Bu yöndeki eğitime ilkokuldan itibaren yavaş yavaş başlanması gerekir. İlkokulda belki daha basit ifadelerle konu ele alınabilir ama ortaokuldan itibaren daha kapsamlı, yaşa uygun eğitim verilebilir. Mesela kişinin kendi cinsel organlarını, bedenini tanıması gibi. Bedenini önceden tanıyan insanlar küçük sorunların farkında olabiliyor. Farkındalık kazanmış olurlar. Biz, makalemizde de aktardığımız araştırmalar sonucunda gördük ki, bizim ülkenin de bu eğitime ihtiyacı var. AVRUPA YILLARDIR UYGULUYOR: Cinsel sağlık eğitimi MEB'in müfredatına kesinlikte girmelidir. Ama bu kolay değil. ABD'de bile bu konuda sıkıntı var. Ama özellikle Kuzey Avrupa'daki ülkeler bu konuyu çoktan aşmış durumdalar. Kuzey Avrupa ülkelerinde verilen cinsel sağlık eğitimi sonucu, bu ülkelerde kişilerin cinsel farkındalıklarının tanıyarak yetiştikleri, cinsel aktiviteye daha bilinçli yaşlarda geçtikleri, ilerleyen yaşlarda da istenmeyen gebeliklerin önüne geçildiği gözlemlenmiştir. Cinsel sağlık eğitiminin verildiği ülkelerde, 'cinsel içerikli şiddet' vakaalarında da önemli ölçüde azalma yaşandığı görülmüştür. Makaleyi hazırlarken tümü bilimsel verilere dayanan bu araştırmalardan faydalandık. http://www.aksam.com.tr/ilkokuldan-itibaren-cinsellik-dersi-onerisi--44532h.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder