Translate

28 Haziran 2011 Salı

Pırlanta kadınlar - 3

28 Haziran 2011 Salı - Akşam ANA SAYFA MANŞET Pırlanta kadınlar - 3 Kimsesiz çocukların 'koruyucu' melekleri Açık Kapı Sosyal Sorumluluk Derneği, Bahçelievler Şeyh Zayed Çocuk Yuvası'nda hayata geçirdiği Koruyucu Ruh Sağlığı projesiyle, çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerini tamamlayarak hayata adım atmalarını hedefliyor. Proje çocuklarda depresyona sebep olan sorunların erken dönemde saptanarak gerekli önlemlerin alınmasını da kapsıyor Türkan YILMAZER turkan.yilmazer@aksam.com.tr 5 yıl önce 15 güzel, başarılı ve sorumluluk sahibi kadın yuvada kalan çocukların ruhlarındaki yaraları birleştirebilmek için yola çıktığında belki de bu kadar büyük bir dünyaya adım attıklarının farkında değildi. Aslı Soyak, Batya Edin, Berrin Yoleri, Burçak Sayılgan, Didem Kurdoğlu, Esra Civelek, Maide Kurttepeli, Merve Kurttepeli Gürsel, Nevbahar Koç, Seli Elvasvili, Serra Taşkent, Sevgi Toprak Tunga, Suzan Keleş, Zeynep Bilgin ve Zeynep Üstünel bir yılbaşında yurt ziyaretiyle başlayan o ilk adımdan sonra çocuklara plastik kamyonlar ve bebekler götürmekten ziyade, şefkat götürmenin gerekliği olduğunu hissetti. Ve çocuklar için üzülmeye harcayacakları enerjiyi, onları dönüştürmeye harcamaya karar verdiler. Birkaç arkadaşın bir arada iyilik yaptıkları bireysel çabadan ziyade, daha profesyonel bir şekilde özellikle manevi ihtiyaçları gidermeye yönelik adımlar atan bir derneğin etrafında buluştular. Bu vizyonla kurulan Açık Kapı Sosyal Sorumluluk Derneği, Sosyal Hizmetler çocuk Esirgeme Kurumu ile birlikte Bahçelievler Şeyh Zayed Çocuk Yuvası'nda 'Koruyucu Ruh Sağlığı' projesini hayata geçiriyor. Açık Kapı'nın kurucularından Esra Civelek ile Serra Taşkent, tüm devlet yurtlarında etkin hale getirilmesi hedeflenen projeyle ilgili daha geniş kitlelerle buluşmayı hedeflediklerini anlatıyor. İki yıldır yürüttükleri projede çocukların akademik başarısının, yeteneklerinin gittikçe daha öne çıktığına dikkat çeken Civelek ve Taşkent, 2011 yılında çalışmaların Türkiye'deki tüm kuruluşlara yayılmasını amaçladıklarını da dile getiriyor. Çırağan Sarayı'nda güzel bir günde bir araya geldiğimiz Civelek ve Taşkent, yetiştirme yurdunda kalan çocukların psikiyatr ve psikologlar eşliğinde ruhsal gelişimlerini tamamlamalarına özen gösterdiklerini şöyle anlatıyor. - Çocukların dünyalarına bir kapı açma fikri nasıl ortaya çıktı? Serra Taşkent: 2004 yılında bir arkadaşımızın yönlendirmesiyle birkaç arkadaş yılbaşı öncesinde Bahçelievler Çocuk Esirgeme Kurumu'na ziyarete gittik. Oyuncaklar, parayla alınmış giysiler vs. götürdük. Ben de Esra (Civelek) da yeni doğum yapmıştık. Çok etkilendik gördüklerimizden. Duygulanmamak elde değildi. Ancak oradan çıktıktan sonra yaptığımızın hiç de kalıcı olmadığını, birkaç gün sonra belki de kıracakları oyuncaklar verip çıkmanın bir anlamsızlığını hissettik. Esra Civelek: Boynumuza iki üç çocuk birden sarıldı. Bacaklarımızdan tutuyorlardı. Bu duruma çok üzüldük. Ama bunun bir faydası yoktu, daha farklı şeyler yapmamız gerekiyordu. Üzüntüye harcayacağımız enerjiyi, onları dönüştürmeye harcamaya karar verdik. Şimdi artık oraya gittiğimizde sevgiye aç bir şekilde bacaklarımıza sarılmıyorlar. Normal bir kucaklaşma yaşıyoruz. - İlk önce hangi somut adımı attınız? Serra Taşkent: Gönüllü anneye ihtiyacımız olduğunu düşünerek, bu eksikliği giderdik. Onların aylık masraflarını da kendimiz karşılıyorduk. Herkes biraz para veriyordu. Bir süre sonra özürlü çocuklarla normal çocukların aynı ortamda yaşadıklarını ve zorlandıklarını gözlemledik. Aynı evin aynı çatının altında bir odada oturuyorlardı. Hiçbir olanakları yoktu ve bir şekilde yaşamaya çalışıyorlardı. Yetkililere de sorarak Bahçelievler kampusu içinde bir rehabilitasyon merkezi yapmak için adım attık. - Profesyonel bir oluşuma ihtiyaç da bu aşamada ortaya çıktı sanırım. Esra Civelek: Evet, bu süreçte biz de dernekleştik. Rehabilitasyon merkezini yapmak çok pahalı bir şeydi. Bir gece düzenledik. Burada topladığımız tabloları açık artırmayla satışa sunduk. Mimar Emre Arolat büyük bir gönüllükle, hiç para almadan 0-6 yaş Özürlüler Bakım ve Rehabilitasyon merkezinin proje çizimlerini hazırladı. Kendi çevrelerimizi kullanarak çok güzel ve kalıcı bir binayı oluşturmayı başardık. Çocukların tüm ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebilecekleri bir ortam düzenlendi. İnsanlar da bize inandılar. Sadece binayı yapacak parayı kazanmadık, tüm inşaat için gerekli eksiklikleri de karşıladılar. Birisi parkesini, birisi banyosunu, birisi dolaplarını verdi. Çok ciddi bir para toplandı o an. Büyük bir sorumluluğumuz olduğunu hissettik. - Sizler iş kadınısınız. Kendi işyerinizde parayı yönetmekle, bir sosyal sorumluluk projesinde kullanmak arasında bir fark var mı? Serra Taşkent: Çok var. İşyerimde kendim sorumluyum. Kendi paramı kaybederim, itibar kaybederim. Ama burada başkalarına karşı sorumluluklarım var. Başkalarına karşı itibarınızı, parayı ve en önemlisi de o çocukların hayatlarını kaybedersiniz. - Olumsuz bir durum bağışçıların daha sonra yardım yapmalarını engelliyor değil mi? Serra Taşkent: Biz o parayı toplayıp o kompleksi yapıp insanlara gösteremeseydik, ertesi yıl kimsenin karşısına çıkamazdık. Paralar kolay kazanılmıyor. Çıkarıp da bir 10 bin lira, 20 bin lira ortaya atmak kolay değil. Karşılığını görmek istiyorsunuz. Esra Civelek: Biz o gece yapacağımız evin maketlerini tüm masalara koyarak insanların incelemesini sağladık. Sonraki gecede de gerçekleşmiş halinin görüntülerini izlettik. Herkesin yaptığı bağışın karşılığını görmesini sağladık. Bir oda yapanın adını oraya koyduk. İnsanlar bir bina beklerken, inanılmaz güzel bir binayla karşılaştılar. Artık diğer evlerde özürlü çocuklar yok, çocuklar normal ortamları içerisinde yetiştiriliyorlar. Her çocuk durumuna uygun bir ortamda yetişiyor. - Ev bitti ama vizyonunuz bitmedi... Esra Civelek: Bina bitince artık çocukların sorunlarına uzun vadeli çözüm bulmak istedik. Tam o sırada karşımıza ruhsal gelişim projesi çıktı. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Onur Saltuk Dönmez'in hazırladığı çok bilimsel ve iyi bir projeydi. Hedefimiz psiyatrist ve psikologlar eşliğinde yuvada kalan çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerini tamamlamalarına yardımcı olmak. Örneğin, çocuklarda depresyona sebep olan sorunların erken dönemde saptanmasının sağlanarak gerekli önlemler alınıyor. Şu anda 400'e yakın çocuğa ulaşıyoruz. Umarız bu proje gelişir ve Türkiye'ye yayılır. Serra Taşkent: Bunu şöyle açıklamak isterim. Sizin bir çocuğunuz var. Siz bu çocuğunuzun davranışlarını doğduğu andan itibaren kafanızda dosyalıyorsunuz. Son derece rutin bir şekilde gelişiyor bu. Büyüdüğü zaman çocuğunuza bunu anlatıyorsunuz. Sen bir yaşındayken şöyle yapmıştın gibi... Bazen de çocuğunuz anlayamadığınız bir davranış sergilediğinde, ne oluyor acaba ben bir uzmana göstereyim diyorsunuz. Bu çocukların gelişimini kim dosyalıyor? İşte bu proje bu çocukların da özel ihtiyaçlarının dosyalanması söz konusu. Travma atlatmış çocuklar bunlar. 2 yıldır çocuklara koruyucu ve önleyici ruh sağlığı hizmetinin verilmesini sağlıyoruz. - Projede kimler görev alıyor? Esra Civelek: Projenin başında çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı bir hekim yer alıyor. Yuva müdürünün de yer aldığı projede ayrıca müdür yardımcıları, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, çocuk gelişim uzmanları, öğretmenler, doktor ve hemşireler de katılıyor. Gönüllülerin kuruma başvuruları, idari personel tarafından değerlendirildikten sonra psikiyatrın olduğu ortamlarda ele alınıyor. Bazen bu kişi çocuklar için uygun değil görüşü verilebiliyor. Koruyucu ruh sağlığı projesi neleri kapsıyor? - Her ay iki tarafından belirlediği gün ve saatlerde Bahçelievler Çocuk Yuvası'nda psikiyatr, yuva müdürü, sosyal hizmet uzmanı, psikoloğun da katılımlarının olduğu vizitler gerçekleştiriliyor. - Çocuklar ve çalışanlarla yaşanan sıkıntılar ele alınıyor ve çözüm yolu araştırılıyor. - Oyun - yaşam alanları gözlemlenecek. - Zaman zaman ebeveyni mevcut olan çocukların aileleriyle görüşme yapılabiliyor. - Personel işe alımlarında ruh salığı değerlendirilmesi yapılıyor. Ekonomik statü büyük avantaj Serra Taşkent: Biz ilk başında kurumların kapısını Ayşe Fatma olarak açsaydık hadi canım derlerdi. Önce eş dosttan başladık kıramadılar bizi açıkçası. Bakın ben her türlü sosyal sorumluluk projelerine destek verdim. Benim arkadaşlarım zaten. Sonuçta bir iyilik yapıyorlar. Bizim jenerasyonumuzda bu çok da gelişti. Esra Civelek: İş deneyimlerimizden faydalandık. Hepimizin sosyal çevrenin haricinde iş ortamı var onlardan faydalandık, oradaki eş dosttan faydalandık, bizi kıramayanlar oldu o şekilde başladık. Onların desteğini aldık. Ama bize de inandılar. Okullarda uyum çoğaldı - İki yılda çocukların hayatında ne değişti? Serra Taşkent: Projeden önce çocuklar 12 ayrı okula gidiyordu, 5'e indirilmesini sağladık. Bu uyumlarını artırdı. Okullarda normal çocuklarla kaynaşmaları daha iyi oldu. Okuldan kaçmalar azaldı. Çocukların psikolojileri düzeldi. Çocuklara yapılan destek plastik kamyonla, bebekle olmuyor. Bu bir hata. Gidin bakın bizim çocuklarımızdan daha iyi fiziki şartlara sahip o çocuklar. Ama psikolojik destek yetersiz. İşte biz bu eksiği tamamlamak, ruhlarındaki yaraları sarmak istiyoruz. Esra Civelek: 18 yaşından sonra hayata karışacaklar. Amacımız hayata karıştıklarında sağlam bir ruh yapısına sahip olmalarını sağlamak. Eğer başlangıç iyi olursa, ondan sonrası çok iyi yakalanır. Serra Taşkent: Geçmişini bilmeyen bir çocuk hayatta çok zorlanır. Halbuki şimdi yaptığı, yaşadığı her şey dosyalanıyor, iyi bir sistemin içerisinde. Yarın arkasına dönüp baktığında tüm şeffaflığıyla kendi hayatına bakma şansını elde edecek. İnanın benim hakkında bu kadar yazılmış şey yok. - Projeniz çok uzun soluklu olacak. Esra Civelek: Kesinlikle yıllar sürecek bir dönüşüm projesinden bahsediyoruz. Bu yüzden de gelir yaratmamız lazım. Bizim daha büyük hedeflerimiz var. Daha geniş bir vizyonumuz var. Bunun için de daha geniş katılıma ihtiyacımız var. Eş dost ahbapla olacak şey değil. Sokaktaki insana ihtiyacımız var. http://www.aksam.com.tr/pirlanta-kadinlar-3--50743h.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder