Translate

18 Ocak 2011 Salı

Arama iznine iptal

Arama iznine iptal İstanbul Üniversitesinin (İÜ) Fatih'teki fakülte, yüksekokul ve diğer idari binalarının yakın çevresinde bir yıl süreyle arama izni verilmesinin iptaline ilişkin kararda, ''Somut bir suçun şüphelisi olmayan kişiler hakkında bir yıl süreli genel arama kararının özel hayatın gizliliğini ve masumiyet karinesini ihlal edeceği unutulmamalıdır'' denildi. AA İstanbul- İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesinin kararında, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesinin önleme aramasına ilişkin kararına İÜ öğrencileri Eren Can, Ali Erkan Tembel, Alp Taylan ve Canan Vardal tarafından yasal süresinde itiraz edildiği kaydedildi. Kararda, itirazı değerlendiren İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesinin, kararın usul ve yasaya uygun olduğu, itirazın mülki amirce yapılabileceği gerekçesiyle reddettiği ve bu nedenle dosyanın İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği anlatıldı. Söz konusu kararda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının konuya ilişkin görüşünde, önleme araması yapılacak yerin coğrafi genişliği ve yakın çevre tanımlamasının somut olmaması, kararın uygulama süresi, makul şüphe ve ölçülülük ilkelerine uygun olmadığının bildirildiğine yer verildi. Savcılık görüşünde kararın Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ilkesine, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 12. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 8. maddesindeki esaslara, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'ndeki genel esaslara aykırı olduğu belirtilerek, kaldırılmasının istendiği kaydedildi. Önleme kararına karşı mülki amir tarafından kanun yollarına başvurulabileceği Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 20. maddesinde açıklanmaktaysa da bunun sadece idarenin istemine aykırı olarak verilen önleme ile ilgili kararlara ilişkin olduğu belirtilen kararda, ''Burada ise isteme uygun bir kararın uygulanmasından doğan bir neden ile karardan doğrudan etkilenecek olan üniversite öğrencileri tarafından CMK'nın 268. maddesinde açıklandığı üzere kararın öğrenildiği günden itibaren yasal süresi içinde itiraz edildiği anlaşılmakla itirazın incelenmesinin gerektiği düşünülmüştür'' denildi. Anayasa, yasa ve ilgili yönetmeliğin konuya ilişkin maddelerine yer verilen kararda, yönetmelikte açıklanan önleme aramasına dair sebeplerin Anayasa ve yasalarda sayılanlardan daha fazla olduğu, sebeplerin yönetmelikle genişletildiğine dikkat çekildi. Kararda, şöyle denildi: ''Temel hak ve özgürlüklerin Anayasa ve yasaların aksine yönetmelikle sınırlandırılması gibi bir uygulamanın da ortaya çıkabileceği anlaşılmakta ise de, hakim tarafından yasalara, Anayasa'ya, uluslararası sözleşmelere, temel hak ve özgürlüklere aykırı bir önleme kararının verilebileceği elbette düşünülemez. İÜ'de güvenliği tehdit edici faaliyetlerin neler olduğu talep yazısında ve itiraza konu kararda açıklanmamış, ortaya çıkan somut olgulara dayalı tehlike ve önlenmesi amaçlanan suçun ne olduğu belli olmadığı gibi, somut olguların ortaya konulduğunun da söylenemeyeceği, burada öngörülerin kabul edilemeyeceği, karara dayanak yapılamayacağı dikkate alınmalıdır. İstanbul'da diğer illerdeki gibi halen olağan yürürlükteki rejimin uygulandığı, olağan üstü hal veya sıkıyönetim uygulaması yapılmadığı, milli güvenlik ve kamu düzenini sarsıcı somut olayların belgelendirilmediği, genel sağlık ve genel ahlakın korunmasını öngören herhangi bir duruma somut olguya dayalı olarak yer verilmediği anlaşılmaktadır.'' Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinde önleme araması kararının süresine ilişkin bir sınırlama yer almadığı, buna karşın arama kararlarının bir ay, alt ay veya bir yıl gibi keyfi sürelerle verilebileceğinin düşünülemeyeceği belirtilen kararda, Anayasa'nın 13. maddesinin böyle bir keyfiliğe engel teşkil ettiği bildirildi. Kararda, şu görüşlere yer verildi: ''Önleme araması özel hayatın gizliliği ilkesine etki eden bir işlem sonucunu doğurmaktadır, bu nedenle sınırlı ve ölçülü olmak zorundadır. Herhangi bir ceza soruşturma aşamasında bile şüphelilerin ev ve aracında bir defaya mahsus arama izni verilip arama dahi sınırlı ve belirli bir zamanda yapılırken, somut bir suçun şüphelisi olmayan sadece önleme aramasına maruz bırakılan kişiler hakkında bir yıl gibi uzunca sayılabilecek bir süre ile onların her halde aranabileceklerine ilişkin bir kararın verilmesi hakimin karar verme yetkisinin devri anlamına gelebileceği gibi Anayasa ile yasaların özüne de uygun düşmeyecektir. Somut bir suçun şüphelisi olmayan kişiler hakkında bir yıl süreli genel arama kararının özel hayatın gizliliğini ve masumiyet karinesini ihlal edeceği, Anayasa'nın 20, 21 ve 22. maddeleri ile AİHS'in 8. maddesine de aykırılık teşkil edeceği unutulmamalıdır.'' Açıklanan nedenlerle itirazın kabul edildiği belirtilen kararda, önleme araması kararının iptaline hükmedildiği bildirildi. 18 Ocak 2011 http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=209460

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder