Translate

27 Aralık 2012 Perşembe

Tam unutuyorlar her şey başa dönüyor

Tam unutuyorlar her şey başa dönüyor

27 Aralık 2012
Tam unutuyorlar her şey başa dönüyor

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Başar Çolak, “Tüm cinsel istismara uğrama iddiası olan çocuklardan Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınma konusundaki genel eğilim, yargılama sürecini uzatmakta, çocukların ruhsal sağlıklarında olumsuz etkiler oluşturmaktadır” dedi.

Çolak, çocuklarla ilgili Adli Tıbbi değerlendirme istenilen genel konuların başında mağdur çocuklarda yaralanma, cinsel istismar ve yaş tayininin geldiğini, suça sürüklenen çocuklarda ise cezai sorumluk ile yaş tayininin yoğun olarak değerlendirildiğini ifade etti.

Fiziksel istismarın ortaya çıkarılmasında sadece beden muayenesinin yeterli olmadığını belirterek, bu çocukların farklı alanlarca birlikte değerlendirilmesi ve gerekli tetkiklerin yapılması gerektiğini kaydetti.

Cinsel istismara maruz kalan çocukların değerlendirilmesinde ise fiziksel bulguların değerlendirilmesi, biyolojik delillerin saptanması ve ruhsal etkinin saptanmasının önemli olduğunu dile getiren Çolak, “Cinsel istismar şüphesi bulunan çocukların yüzde 96'sında genital ve anal muayene bulgularının normal bulunduğu bildirilmektedir. Bu nedenle ruhsal değerlendirme, büyük bir önem taşımaktadır” diye konuştu.

"OLAYI UNUTMAK ÜZEREYKEN BAŞA DÖNÜYOR"

Prof. Dr. Çolak, cinsel istismara uğradığı iddia edilen 7 yaşındaki bir kız çocuğunun, muayenesi sırasında çocuğun uzun bir süre hiçbir yanıt vermeden kızgın bir şekilde oturduğunu gözlemlediklerini anlatarak, şunları söyledi:

“Çocuk, 'niçin senin sorularına cevap vereyim', 'senden sonra başka kimse soru soracak mı?', 'Senin diğer doktorlardan ne farkın var', 'konuşmak istemiyorum' şeklinde tepkiler verdi. Anne ve babası, çocuklarının tekrar muayene olacağını öğrendiğinde davranışlarında değişiklik olduğunu, olayı tam unutmak üzereyken her şeyin başa döndüğünü ifade ettiler.”

Mağdur çocukların muayenesinde sanığın ne kadar ceza alacağını belirlemeye çalışırken, çocukların ömür boyu etkisi kalacağı ruhsal sorunların yaratıldığını vurgulayan Çolak, suça sürüklenen çocukların muayenesinde de benzer sorunların yaşandığını bildirdi.

UYGULAMADAKİ YANLIŞLIKLAR

Prof. Dr. Başar Çolak, çocukların evlerinden veya okullarından üniformalı görevlilerce alınarak muayeneye gönderilmesi ve okullarına resmi yazı yazılarak olayın okulda herkes tarafından öğrenilmesinin psikolojik sorunlara neden olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
“Bunların dışında, çocukların mahallinde imkan olmasına rağmen şehirlerarası yollar kat edilerek muayene ettirilmesi. Muayene aşamasında ise muayene ortamının uygun olmaması, adli olgu değerlendirme deneyimi olmayan kişilerin muayene yapması, muayenelerin sıklıkla farklı birimlerde tekrarlanarak yapılması, sadece fiziksel bulgularla karar verilmeye çalışılması önemli sıkıntılardır. Uygulamada, Hakkari'deki çocuk da Rize'deki çocuk da Çanakkale'deki çocuk da Adli Tıp Kurumu'na gönderilmeye çalışılıyor ve yazıda 'sabah 8.30 da Adli Tıp Kurumu'nda bulunacak' deniyor. Çocuk hangi koşullarda buraya geliyor, burada kaç saat bekleyerek muayene olabiliyor, bir çocuğa kaç dakika ayrılarak muayene edilebiliyor? Bunlar düşünülünce çocukların neler yaşayabileceğini herkes öngörebilir. Ama uygulamada öngörülemiyor.”

"YARGILAMA SÜRECİ UZUYOR"

Prof. Dr. Başar Çolak, mağdur çocukların muayene sürecinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Çocukların uygun olmayan şekilde ve gerekli donanıma sahip olmayan merkezlerde muayene edilmesi çocukların ruh sağlığını bozmaktadır” dedi.
Tüm cinsel istismara uğrama iddiası olan çocuklardan Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınma konusundaki genel eğilimin, yargılama sürecini uzattığını dile getiren Çolak, uzayan dava süreci ve bu süreçte yaşanan olumsuzlukların, çocukların ruhsal olarak daha fazla etkilenmelerine neden olurken, tedavi olmalarını da engellediğini kaydetti.
Çolak, çocukların mahalinde aldıkları raporların gerekçesiz olarak Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesinin, çocukların tedavi sürecini ve tedbir kararlarını olumsuz etkilemesinin yanında mahallinden alınan raporlara itibar edilmemesinin de çocukların değerlendirileceği birimlerin yapılanmasını olumsuz etkilediğini bildirdi.
Çocukların, Çocuk Hakları Sözleşmesi göz önünde bulundurularak yargılanma sürecinin oluşturulması ve çocuğun sadece rapor alacak kişi olarak görülmemesi gerektiğini anlatarak, rapor sonrası takiplerinin yapılması ile çocuğun yaşayabileceği sıkıntılara yönelik tedbir kararlarının önerilmesi gerektiğini vurguladı.


 http://www.hurriyet.com.tr/saglik/22243652.asp

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder